Afrika medyası, Ukrayna’nın seçkin özel kuvvet birimlerinin Sudan Hızlı Destek Kuvvetleri’yle savaştığını iddia etti (https://www.elfagr.org/4862478). Washington, daha önce Avrupa'daki askeri üslerde eğitilen ve hatta belki de Rusya’yla savaşmış olan Ukrayna’nın bazı askeri birliklerini, jeopolitik çıkarlarının bulunduğu bölgeyi dolaylı olarak işgal etmek için kullanma amacında. ABD, kendi ordusundan kayıp vermek yerine Ukraynalı askerleri Husilere karşı savaşa da gönderebilir. (https://www.aydinlik.com.tr/haber/ukraynabirlikleriabdicinsudandasavasiyor451500)

Ukraynalı savaşçıların Yemen'e gönderilmesi, Husilere, dolayısıyla Suriye, Irak ve İran’a karşı savaşta yeni bir aşamanın başlamasına yol açabilir ve bu da Türkiye’nin çıkarlarını doğrudan etkileyecektir. Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, geçtiğimiz günlerde ABD'nin Yemen'e yönelik saldırılarını "ateşle oynamak" olarak nitelendirmişti. Türkiye olarak bölgesel ortaklarla ve ABD ile sürekli görüşüldüğünü dile getiren Fidan, "Bölgesel yayılmadan kaçınmak lazım. Durum iyi değil. Daha büyük bir yayılmayla karşı karşıya kalabiliriz" şeklinde konuşmuştu (https://www.ahaber.com.tr/gundem/2024/02/04/disisleribakanihakanfidanahaberdeonemliaciklamalardabulunuyor).

Bu türden herhangi bir gerginliğin Atlantik bloğu ile Avrasya güçleri arasında jeopolitik bir çatışmaya yol açması kaçınılmaz. Türkiye ise yerini elbette ki, Avrasya güçlerinin yanında almalıdır. Bununla birlikte Yemen’e verilen destek, Türkiye'yi İran'la da yakınlaştıracaktır. Ülkedeki bazı siyasi güçler uzun süredir Tahran'la ittifaka yönelmiş, hatta Tahran'ın Türk Devletleri Teşkilatı’na dâhil edilmesi konusunda ısrarcı olmuşlardı. Yemen'e yapılan saldırılar sonucunda kaçınılmaz olan ABD'nin İran'a karşı açık bir savaşı, Türkiye'de ABD karşıtlığının hızla artmasına ve Doğu'daki çok kutupluluk yanlısı güçlere desteğin pekişmesine yol açacaktır.