Suriye’deki yerel kaynakların doğrudan aktardığı bilgiler, Washington’un 'ABD koridoru' konusunda son bir ay içinde yeniden bir hamleye giriştiğini gösteriyor. Askeri, idari ve iktisadi planda ABD, Suriye’nin kuzeydoğusunda kurmayı planladığı kukla devletin altyapı çalışmalarına nisan sonuyla birlikte hız vermiş durumda.
PKK/PYD’NİN GÜVENLİĞİ SAĞLANACAK
Aydınlık’a bilgi veren Suriye’deki kaynaklar, Pentagon’un 10 Mayıs 2020 tarihinden beri her gün, Irak topraklarından PYD/PKK’nın kontrolündeki Haseke bölgesine askeri personel, silah ve askeri teçhizat aktardığını belirttiler. ABD Silahlı Kuvvetleri’ne ait zırhlı araç konvoyları, Tel Baydar’daki, faaliyeti durdurulmuş olan Kasrak hava üssüne düzenli sevkıyat yapıyor. Yol boyunca Amerikan konvoylarına insansız hava araçları da eşlik ediyor. IrakSuriye sınırından geçiş ise Bara (Irak) ve Hol (Suriye) üzerinden yapılıyor.
YPG/PKK terör örgütü konvoyu, Suriye sınırındaki ABD askeri araçlarından oluşan bir konvoyla birlikte.
Bölgesel kaynaklara göre bunun dışında, ABD Silahlı Kuvvetleri’ne ait iki askeri nakliye uçağı, 10 ve 11 Mayıs'ta Kasrak Hava Üssü'ne iniş yaptı ve bu uçaklarla zırhlı araçlar, mühendislik teknik gereçleri ve diğer ağır silahlar getirildi. Söz konusu personelin ve teçhizatın bir kısmı, yeniden yapılandırılan üslerle Kamışlı ve Darbazi yakınlarındaki ABD’nin kontrolgözlem noktalarına konuşlandırılacak. Temel görevleri ise SuriyeTürkiye sınırında güvenlik önlemlerinin sağlanmasında, PKK/PYD oluşumunun askeri ve siyasi güçlerine yardımcı olmak.
PETROL ARAMA FAALİYETLERİ
Bilgi veren kaynaklar, Suriye’nin kuzeyine Amerikan askeri personelinin yanı sıra petrol ve gaz çıkarılması konusunda uzman ekiplerin de getirildiğine dikkat çekiyorlar. Bu grup, sadece ABD vatandaşlarından oluşmuyor. Aralarında ayrıca Kanada, Suudi Arabistan ve Kuveyt’ten de uzmanlar bulunuyor.
Uzmanlar ekibi, kısa süre içinde Haseke bölgesinde petrol ve gaz arama çalışmalarına başlayacak. Özellikle El Ömer, Konika, Rimelan ve Tanak petrol kuyularının bulunduğu yerler yoğunlaşma alanları. Bu bölgelerin neredeyse tamamı PKK/PYD kontrolü altında bulunuyor. Petrol arama ekibinin güvenliği ise bölgeye gelen ABD’li askeri personel tarafından sağlanacak. Arama ve mühendislik çalışmalarının bitiminden sonra ABD, azami düzeyde petrol çıkarma faaliyetine geçmeyi planlıyor.
MCKENZIEKOBANİ BULUŞMASI
Bölge kaynakları, ABD’nin Suriye’nin güneyinde PKK/PYD özerk bölgesi kurulması projesine yeniden hız verdiğinin ve bu projenin de Ankara, Tahran ve Moskova’yı doğrudan hedef aldığının altını çiziyorlar. Bu adım, Washington ve TelAviv’in Türkiye, Suriye, Irak ve İran toprakları üzerinde 'Büyük Kürdistan' kurma planın bir parçası olarak değerlendiriliyor. Doğrudan bölgeden bilgi aktaran kaynaklar, bu genel plan çerçevesinde atılan diğer bir adımı ise şu şekilde anlatıyorlar: 25 Nisan 2020 tarihinde Aynel Arab (Rojava) bölgesinde Pentagon ile PYD yöneticileri ve Kürt Yüksek Konseyi üyeleri arasında gizli görüşmeler yapıldı. Görüşmede bölgede geçici hükümet işlevini yürüten Kürt Yüksek Konseyi’nin temsilcisi sıfatıyla SDG komutanı Mazlum Abdi (Kobani) de bulunuyordu. (Hatırlanacağı üzere ABD Başkanı Donald Trump, birkaç kez Mazlum Kobani’ye teşekkür etmişti.) Amerikan heyetinin başında ise ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Kenneth McKenzie yer aldı. Görüşmelere ayrıca ABD’nin eski IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk da katıldı.
Aralarında terör örgütü sözde yöneticilerinden Mazlum Abdi (Kobani)'nin de bulunduğu YPG/PKK üyeleri ve ABD ordusu askerleri
SÖZDE BAŞKENT: TABKA
Görüşmelerde Aynel Arap’taki (Rojava) siyasi partilerin birleşik bir hükümet oluşturması için bir araya gelmesi konuşuldu. Amerikalılar, PKK/PYD/SDG temsilcilerine, bölgenin yaşamsal faaliyetlerini düzenlemeye yönelik bakanlıkların en kısa zamanda kurulması önerisinde bulundu. Bunun dışında özerk bölgenin etkili yönetimi için 'Suriye Kürdistanı'nın birkaç bölgeye ayrılması kararı alındı. İdari merkez (sözde başkent) olarak Tabka şehri seçildi. Bütün yönetim organları burada toplanacak.
Bunlarla birlikte Amerikalılar, bölücü örgüt yöneticisi muhataplarına, Esad iktidarına kaçak yollarla satılan petrol ve tahıl ürünlerinin miktarının da ciddi oranda azaltılması gerektiğini belirttiler.
ABD’DEN YOBAZ TERÖRE DESTEK
Bölge kaynakları, diğer yandan Amerikalıların Suriye’de uluslararası yobaz terör örgütleriyle artan temaslarına dikkat çekiyorlar. 2020 Nisan’ında Haseke bölgesine ABD’nin kontrolü altındaki El Tanf eğitim kampından (IrakSuriyeÜrdün sınırının kesişim noktasında bulunuyor) uluslararası örgütlere mensup binin üzerinde terörist gönderildi. Teröristlerin büyük çoğunluğu Amerikalıların Haseke’deki EşŞaddad üssüne yerleştirildi.
Aynı zamanda Haseke’deki ABD’li ve İngiliz askeri personelin sayısında da ciddi bir artış gözlemleniyor. Abu Hajar ve Malikiya havalimanları yakınındaki faaliyeti durdurulmuş üslerde de İngilizler, çalışmalarını tekrar başlattılar. Kaynaklar, ABD’li askeri uzmanların teröristlere istihbaratsabotaj faaliyetlerinin yürütülmesindeki taktikler konusunda eğitim verdiklerini vurguluyorlar. Bu eğitimlerde zırh delici silah ve ayrıca taşınır uçaksavar füze sitemlerinin kullanımına da özel önem veriliyor.
Ulaşılan bilgilere göre Haseke bölgesine gönderilen teröristlerden mobilize gruplar da meydana getiriliyor. Bu gruplar, Suriye Ordusunun kontrolündeki bölgelerin derinliklerinde yıkıcı faaliyet yürütmek üzere hazırlanıyor. Öncelikle Tunus ve Faslılardan meydana gelen bu gruplardan birini, Saddam döneminin Irak Ordusunun eski subaylarından sözde saha komutanı Abu Ali Alcumali yönetiyor. Alcumali, Deyrizor çevresinde konuşlanmış olan Suriye Ordusunun birliklerine saldırı planı üzerinde çalışıyor.
ABDEL NUSRA BAĞLANTISININ HEDEFİ TÜRKRUS BİRLİĞİ
Bunların yanında ABD’nin, Şam Fethi Cephesi (eski adıyla ElNusra Cephesi) isimli terör örgütünün savaşçılarıyla da çalışmalarını faal hale getirdiği kaydediliyor. Bu senenin Mayıs ayı başında sözde saha komutanları Mohammed Alyonof ve Hamed Aljarn’ın başında bulunduğu teröristler, Lazkiye’deki Suriyeli askeri personele yönelik suikast ve sabotajlara hazırlık amacıyla ABD’den finansal destek aldılar.
Aydınlık’a bilgi veren kaynaklar, söz konusu teröristlerin, Moskova ve Ankara’nın İdlib bölgesinde ateşkesin korunması konusundaki işbirliğini bozmak, Erdoğan ve Putin arasındaki dostane ilişkilere darbe vurmak amacıyla Türk ve Rus askerlerine de saldırı hazırlığında olabileceklerini ekliyorlar.
ABD PLANI NASIL BOZULUR?
Yazımızda aktardığımız bilgiler, ABD’nin kukla devlet projesinde askeri, idari ve iktisadi anlamda yeni bir süreç başlatmak istediğine işaret ediyor: Askeri planda PKK/PYD’nin güvenliği sağlanacak, idari planda kukla devletin kurumları oluşturulacak, iktisadi planda ise petrol geliriyle ABD koridoruna can suyu verilecek.
SON GELİŞMELER DOĞRULUYOR
ABD’nin bölgedeki son faaliyetleri de bu olguları destekler nitelikte. Washington, PKK/PYD’yle Barzanistan’ı barıştırma girişimlerine hız vermiş durumda. Ciddi bir arabulucu diplomasisi yürütüyor. Daha birkaç gün önce, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi William V. Roubeck da Suriye’ye karşı 'Sezar' yaptırımlarının sözde özek bölgeyi kapsamadığını, sözde özerk bölgeyle ABD’nin ortak çalışma yürüteceğini, destek programlarını hayata geçireceğini açıkladı. William Robak, PKK/PYD yönetimiyle güvenlik ve ekonomi konularında görüşmelerde de bulundu. 24 Mayıs günü ise Mazlum Abdi, ABD’nin Irak ve Suriye'deki özel kuvvetlerinin (SOJTFOIR) Komutanı Tümgeneral Eric Hill ile buluştu.
Kısacası kukla devlet için tekrar düğmeye basıldı.
BÖLÜCÜ VE YOBAZ TERÖRÜN İŞBİRLİĞİ
Suriye’de iç savaşın başlamasından bugüne kadar yaşanan gelişmeler ve ABD’nin yobaz terör örgütleriyle ilişkilerine işaret eden yazımızdaki bilgiler, Washington’un Suriye’de ve bölgemizde iki enstrümanla ilerlediğini açık bir şekilde ortaya koyuyor: Bölücü ve yobaz terör örgütleri.
Bölücü terör örgütü PKK/PYD, ABD’nin kukla devletinin ana unsuru iken, yobaz terör örgütleri ise bu kukla devletin, bölücü terörün ve bölgedeki Amerikan askeri varlığının meşrulaştırılmasında rol oynuyor. PKK/PYD’nin reklamı 'İslamcı teröristlere karşı savaşan kahramanlar' olarak yapılıyor. Diğer taraftan yobaz terör, Şam ve Ankara’ya karşı kullanılarak da Türk ve Suriye devletlerinin zayıflatılması işlevini görüyor. Bunların yanında yobaz terör, ABD’nin elinde, planlarının önündeki en büyük engel olan Astana sürecinin sabote edilmesi, tertiplerle TürkRus işbirliğinin bozulması açısından da bir silaha dönüşüyor.
Aslında Trump’ın birkaç sene önceki 'IŞİD’i Obama ve Clinton kurdu' sözleri, bir iç siyaset kapışmasından öte somut bir gerçeğe işaret ediyordu. Aynı şekilde ABDPKK/PYDyobaz terör işbirliğine, son Barış Pınarı Harekatı sırasında da tanık olmuştuk. İşte Suriye’de yenilmekte olan yobaz terör, kukla devlet projesiyle birlikte yeniden hortlatılmak isteniyor.
İDLİB VE FIRAT’IN DOĞUSU TEK CEPHE
Dolayısıyla bütün bunlar, bize bölücü ve yobaz terörle mücadelenin birbirinden ayrılamayacağını ve Fırat’ın doğusuyla İdlib’in tek bir cephe olarak ele alınması gerektiğini gösteriyor.
Çünkü birinin varlığı diğerini beslemektedir. Tersten ifade edecek olursak birinin çökertilmesi diğerinin çökertilmesinin ön koşuludur. Bu nedenle Türkiye ve Rusya, bunlardan birini kayırma hakkına sahip olamaz. Kanserli hücrelerden bir kısmını temizleyip diğerine dokunmamak, hastalığı tedavi etmeyecektir. Hatta ileride başka yerlere sıçraması tehlikesini doğuracaktır.
ABD’nin Suriye’deki inisiyatifini kıran ve bölgenin kaderini eline alan Astana süreci bu gelişmelerle bir kez daha doğrulanmıştır. Astana sürecinde ısrar, bölgenin huzur, barış ve güvenliği açısından tek yoldur. Önündeki görev de açıktır: Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozan bölücü ve yobaz terör unsurlarının tasfiyesi.
Bu noktada Türkiye’nin çıkarları Suriye’ninkiyle de örtüşmektedir. PYD/PKK yöneticilerinin geçenlerde Şam’ın kendilerini muhatap almadığı ve yasadışı gördüğü konusundaki açıklamaları, bunun en yalın ifadesidir. Çıkarların ortaklığı, doğal olarak bölücü ve yobaz terörün tasfiyesinde birlikte hareket etmeyi de beraberinde getirmektedir.
BÜTÜNCÜL STRATEJİ İHTİYACI
ABD’nin yeni 'koridor' hamlesinin önlenmesinin bir diğer gereği de Atlantik planlarına karşı bütüncül bir strateji ve ittifaklar zinciri yaratmaktır. Washington’un Suriye stratejisi, Doğu Akdeniz, Karadeniz, Kafkasya, Orta Asya vb planlarından bağımsız değildir. Dolayısıyla Ankara’nın Suriye’de de, Libya’da da, Karadeniz’de de Atlantik planlarını durduracak genel bir stratejiye sahip olması ve buna uygun ittifak ilişkileri kurması lazımdır.
ABD tehdidi ancak böyle bütüncül bir stratejiyle bertaraf edilebilir. Yoksa Suriye’de ABD’yle savaşırken, başka bir yerde de birlikte hareket edebileceğimize inanmak, kendimizi kandırmamıza ve kukla devlete karşı mücadelenin de zaafa uğratılmasına neden olur.
Aydınlık