ORÇUN GÖKTÜRK

Çin’in en üst düzey dış politika yetkilisi, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) Merkez Komitesi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Yang Jiechi (Cieçı), Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile önceki gün İsviçre’nin Zürih kentinde bir araya geldi.

‘BİDEN VE Xİ, SANAL ORTAMDA GÖRÜŞECEK’

Uzmanlara göre görüşme sonrası iki tarafın da yaptığı basın açıklamaları, kendi bağlamlarında olumluydu. Her iki taraf da 9 Eylül'de Çin ve ABD devlet başkanları arasındaki telefon görüşmesinin ruhunun hayata geçirilmesinden bahsetti. Jiechi’nın da Sullivan’ın basın açıklamaların da karşı tarafa yönelik olumsuz bir açıklama ve suçlama yoktu. ABD'li yetkililer medyaya, iki tarafın da bu yılsonuna kadar iki devlet başkanı arasında bir görüntülü görüşme olasılığını tartıştığını söyledi.

SAHADA YENİLEN ABD GERİ ADIM ATIYOR

Joe Biden göreve geldikten sonra yeni hükümet ile Çin arasında ilk yüz yüze zirve, ABD’nin Alaska eyaletinde Mart ayında yapılmıştı. Oldukça gergin geçen görüşmelerde Yang Jiechi’nın, “Ülkeleri işgal edip rejimleri değiştiriyorsunuz. Siyahîleri katlettiğiniz ‘demokrasiye’ birçok ABD’li bile artık inanmıyor.” sözleri damga vurmuştu.

ABD ise o görüşmelerden bir gün önce aralarında Çin Ulusal Halk Meclisi Başkanı’nın 14 yardımcısının da olduğu toplam 24 kişiye yaptırım kararı almıştı.

Zürihte yapılan önceki günkü görüşmelerde ise Alaska’daki soğuk havanın dağıldığı, Çin’in ABD yaptırımları ve saldırgan politikalarına dirayetli durumun ABD’yi geri adım atmaya zorladığı görülüyor.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada görüşmenin Başkan Joe Biden’ın Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping ile 9 Eylül’de yaptığı telefon konuşmasının ardından ABD ve Çin arasındaki rekabetin sorumlu şekilde idare edilmesi arayışında olunduğu bir dönemde geldiği belirtildi. Çin Dışişleri Bakanlığı Çarşamba günü yaptığı kısa açıklamada, Yang ve Sullivan’ın Zürih’te ABDÇin ilişkileriyle ilgili görüş alışverişinde bulundukları ve ilgili konuları ele aldıkları belirtildi.

Xi Jinping ve Joe Biden’ın bu yılsonunda çevrimiçi olarak görüşeceği belirtildi

‘DÜNYA ACI ÇEKER’

Görüşme sonrası yaptığı açıklamada Yang, Çin ve ABD'nin ilişkilerini iyi yürütüp yürütemeyeceklerinin, iki ülke ve iki halkın temel çıkarları ile dünyanın geleceği ile ilgili olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:

“Çin ve ABD işbirliği yaptığında iki ülke ve dünya fayda sağlayacak; Çin ve ABD karşı karşıya geldiğinde, iki ülke ve dünya ciddi şekilde acı çekecek.”

AUKUS ETKİSİ Mİ?

ABD’nin yeni yönetimi, Trump’ın Çin karşıtı siyasetlerini devam ettirme stratejisi izliyor. Önceki görüşmelerde ABD Dışişleri Bakanı Blinken ‘Çin küresel düzeni tehdit ediyor’ açıklaması yapmıştı. Biden da göreve geldikten birkaç gün sonra “21. Yüzyılda esas meydan okuma ABD ile Çin arasında olacak” demişti. ABD’nin Çin karşıtı politikasında Tayvan, Hong Kong, Tibet ve Sinciang meseleleri gittikçe artan oranda gündemde tutulmaya çalışılıyor. Tayvan Boğazı’ndan durumun kızışması, Afganistan’dan kaçan ABD sonrası bölgede istikrarın sağlanması için Çin’in inisiyatif alması ve Eylül ortasında açıklanan AUKUS birlikteliği, toplantı öncesi sıcak gelişmelerdi. Uzmanlar, ABD’nin sahadaki gerçekliği görerek AUKUS üzerinden Çin ve Asya’yı tedirgin etmemeye çalışan yeni bir strateji arayışında olabileceğini ifade ediyor. AUKUS, sadece Çin ve Asya ülkelerinde değil Atlantik içinde de ciddi kırılmalar yaratmış ve Fransa’nın sert tepkisiyle karşılaşılmıştı.

‘İÇ İŞLERİMİZE KARIŞMAYIN’

Görüşme sırasında Yang, Çin'in Tayvan, Hong Kong, Sincan, Tibet, insan hakları ve Güney Çin Denizi meseleleri ile ilgili konulardaki ciddi tutumunu tekrar vurguladığı basına yansıdı. Çin tarafından yapılan açıklamada “Yang, ABD'yi, Çin’in egemenliğine, güvenliğine ve kalkınma çıkarlarına saygı duymaya ve Çin'in iç işlerine karışmaması konularındaki ciddiyetini belirtti” vurguları yer aldı.

ABD’DEN ‘TEK ÇİN’ VURGUSU

ABD tarafı ise ‘tek Çin politikasına bağlıyız’ diyerek iki ülkenin iklim değişikliği ve ortak sorunlar üzerinde daha çok çalışılması vurgusu yaptı. Uzmanlar Biden yönetiminin ABD’nin hegemonyasının gerilediği gerçeğini gördüğünü ve göreve geldikten sonra rasyonel olmayan Çin karşıtı stratejisinde değişim olacağını vurguluyor.

Aydınlık