Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan bir araya geldi. İkili görüşmenin ardından ortak basın toplantısı yaptı.
Davutoğlu yeni anayasanın, gündem değiştirme çabası olduğunu öne sürdü.
Babacan da Türkiye'nin 90'lara döndüğünü söyledi ve “Hele hele ekonomi yönetiminin işlerine baktığımız zaman Özal öncesine dönüş var” dedi.
Toplantıda Ulusal Kanal Ankara Temsilcisi Gürkan Demir “ABD'nin Federal Bütçesi'nden tahsisat alan kurumlarından Ulusal Demokrasi Vakfı, 2004'ten bu yana Uygur ayrılıkçılarına 8 milyon 758 bin 300 dolar verdiklerini açıkladı. Amerika'nın Uygur ayrılıkçılığını fonlamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye sordu.
Babacan, fonlara değinmeden “Çok ciddi insan hakları ihlalleri var. Bunları kimsenin görmezden gelmemesi lazım. Bu konuda ilkeli bir duruş lazım. Sayın Cumhurbaşkanı ve Bahçeli bu gerçeği görmezden geliyor. Aralarında ilişki nedir bilemiyoruz. Üçüncü ortak tam tersine propaganda yapıyor. Bu kadar önemli meselede niçin susuyorsunuz diye sormamız ve onların da bunu anlatması lazım. O ülke ile olan ilişkilerimizde bilmediğimiz bir şey mi var? Ya da çıkıp burada bir insan hakkı ihlali yok demeleri lazım” diye yanıtladı.
'DESTEK ÜZERİNDEN ZULMÜ MEŞRULAŞTIRIYORLAR'
Davutoğlu da benzer şekilde yanıt verdi ve şunları söyledi: “İnsan hakları söz konusu olduğunda vicdanlı olan herkesin omuz vermesi lazım. Mesele Uygur ve Doğu Türkistan meselesi olduğunda insan hakkı ile birlikte tarihi vicdanın ayağa kalkması lazım. Şu anda açık ve net bir şekilde bütün dünyanın müttefik olduğu bir gerçek var ki, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde kardeşlerimiz, soydaşlarımız ağır bir katliamdan, toplama kamplarından, bir soykırım ifadesine uygun bir şekilde seyrediyor. Kadınlar toplu tecavüzlere muhatap oluyorlar. Kısırlaştırılıyorlar. ABD bir desteği üzerinden Çin'in zulmü meşrulaştırma çalışması insan hakları konusunda yüz karasıdır. Türkiye sessiz kalıyorsa bu konuda eleştirilmesi gerekir. Sayın Erdoğan, 2009'da bundan çok daha azı yaşandığında yaşananları soykırım olarak nitelendirmişti. Şimdi ise Uygurlar toplu kamplara alınıyorlar, Türkçe yasaklanıyor ama ses çıkaran yok. Tarihi sorumluluk olarak Ankara'da oturan hangi siyasi parti olursa olsun ses çıkarırdı. Arkada hangi ilişkiler, arkada Çin'in fonladığı ne tür etkiler var ki buna karşılık sessiz kalınıyor.”
'ANADİL ÜZERİNDEN SİYASET'
Babacan, “DEVA Partisi Parti programında yer alan anadillerin kullanımı ve gelişimi için neler yapacak? 'Dili Türkçedir' yazan Anayasa'nın 3'üncü maddesinde değişiklik mi öngörülüyor?” sorusu karşılığında “Bir insanın anadilini konuşması, bu dilin yaşatılması temel bir insan hakkı konusudur. Vatandaşlarımızın annelerinden emdikleri süt kadar inatla söylüyoruz. Kimse bunun üzerinden yayın, siyaset yaparak bu ülkeyi bölmeye kalkmasın” dedi.