ABD 19 Mayıs’ta Türkiye’ye saldırabilir!
Türkiye ye askeri müdahale hakkı ile ilgili google da bir arama yapmanızı öneririm.
Türkiye, dün itibariyle denizlerde tatbikata başladı. Karadeniz, Ege, Akdeniz’de aynı anda başlayan tatbikat, aslında “kuşatılmışlığa” karşı çok yerinde bir, savaş tatbikatıdır.
Türkiye kendi içinde İstanbul’u tartışırken, etrafındaki gelişmelerden bihaber…
“Bizler İstanbul’u kim alacak!” kavgası verirken, düşman Türkiye’yi alma derdinde. Güneyimizdeki gelişmeler, tehlikenin Akdeniz’den yaklaştığını,
Nihayet, herkes anlamaya başladı.
“TürkYunan savaşı” bile artık telafuz edilmeye başladı. Daha da mı edilmesin! AKP döneminde Yunanistan’a bırakılan adalarımızda şuan, ABD askerleri konuşlandırılmış durumda.
Yani, Aydın ve Muğla gibi il sınırları içinde artık, ABD askerleri var. 18 ada ve 153 kayalık için, mecliste verilen soru önergelerine, “kime ait olduğu belli olmayan ada ve adacıklar” diye söze başlarsan, elin askeri gelir oturur.
O zaman, kime ait olduğu belli olur!
Bir kaç gün sonra, 19 Mayıs 2019…
Yani, 19 Mayıs’ın tam 100’cü yılı…
Tam 100 yıl sonra, geldiğimiz nokta, yine aynı. Yeniden, “Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz!” deme noktasındayız.
Bu tatbikatı ben, çok manalı buluyorum.
Fakat ülke içinde durumlar, içler acısı;
Bizler, “İstanbul hangi partinin olmalı” kavgası verirken, düşman, “Akdeniz kimin olmalı” tartışmasını, kendi içinden bitirmiş görünüyor. İçerdeki seçim ittifaklarına bakmaktan, dışardaki düşman ittifaklarını göremiyoruz.
“Kimler kimlerle beraber!” diye, asıl dışarıya bir bakın!
Mısır, İsrail, Yunanistan ve arkalarında ABD…
İçimdeki korkuları buraya yazsam, “tımarhanelik” dersiniz. Ekonomi çökmüş, iç birliğimiz bozulmuş. Bir sabah, evinize posta ile “sefer görev” kağıdı geldiğinde, ne demek istediğimi anlarsınız.
Asker ve askerlikle, bu kadar oynadılarki, kuşa çevirdiler askerliği…
Türkiye, çok acil bir şekilde, savaşa hazırlanmalı. Yedekler askere çağrılmalı, asker sayısını, 2 milyona çıkarmalı…
S400’ler mutlaka teslim alınmalı ve ayrıca Su57 uçakları alınmalı.
Suriye ile mutlaka görüşülmeli…
İmralı ile görüşenlerin, Esad ile görüşmemesi bir proje değilse nedir.
İstanbul seçimlerinin iptali, iç cepheyi daha da zayıflatan çok önemli bir yanlış.
Batı’nın eline, “Türkiye’de demkorasi yok” kozu verildi. “Türkiye’de işler demokrasiyle düzelmez” diyorlar.
Türkiye için, ” not ettik” çekiyorlar. İç karışıklık çıkarmadan, “müdahale” edemezler.
İçerdeki “ayakları” boş durmuyor. Gazeteci dövüyorlar şimdilik. İç karışıklık isteyen siyasiler var bu ülkede.
Her şey, düşmanın istediği gibi gelişiyor. İçerde karışıklık, dışarda baskı ve nihayet “müdahale”…
Yugoslavya’nın parçalanışını ve Sırbistan’a NATO’nun müdahalesini hatırlayın. Sonra da Kosova’nın koparılmasını… Ülke derdi olan için, düşmanın hareketlerini okumak, düşmanın geldiğini görmek, çok kolay.
Türkiye, ekonomisini düzeltmeden iç barışını koruyamaz, iç barışını korumadan, asla dış düşmana müdahale edemez.
Eğer “ülke” diye bir derdiniz varsa… Gerçekten, “söz konusu vatan olduğunda, gerisi teferruatsa” ekonomiyi bir bilene soracaksınız. ABD, Türkiye’ye saldıracağı için, S400’lere bu kadar takıyor, neden anlamıyoruz. Ve emin olun, bu uzak bir zaman değil.
ABD, Türkiye’ye 19 Mayıs’ta saldırabilir!
Birlikte tatbikat yaparken, bize saldıran ABD, bu kadar gerginlikte, üç denizde aynı anda tatbikat yaparken, neden saldırmasın. Hem de, “kaza”, kılıfıyla… ABD, bir halt yiyeceği zaman, milli günleri seçer.
19 Mayıs’ta, milli mücadelenin 100’cü yılı. Bu günü kaçırmayabilir.
Bakın tekrar ediyorum: ABD, saldırmak için, 19 Mayıs’ı seçebilir. Ve buna hazırlıklı olup, öyle bir cevap verelim ki, hem Muavenet’in, hem de Çuval’ın intikamını alalım.
Yok “yanlışlık oldu”, yok “kaza oldu” veya iki “NATO müttefikiyiz” ayaklarını bırakalım. Çivi çiviyi söker.
ABD, Türkiye’nin düşmanı, nokta.
Eğer, “Çuval” olayında cevap anında verilseydi veya Muavenet vurulduğunda, ABD, ne “kumbas” kurabilirdi, ne Kozmik Oda’ya girebilirdi, ne de, 15 Temmuz’u gerçekleştirebilirdi.
Aynı anda, 3 denizde tatbikat, canlarını sıkar. Akdeniz’de bir çelme takabilirler. Türkiye, ekonomisi, ordusu ve halkıyla savaşa hazırlanmak zorunda… İç barışı tehdit eden söylemleri, acilen terk etmeliyiz.
Dışarda tehlike bu kadar büyük iken, içerde dayılananlar, kesinlikle düşmana “askerlik” yapıyorlar, hiç kusura bakmasınlar. Hükümet, ABD ile halen “müttefik” iken, ABD bize niye saldırsın, denebilir.
ABD, hükümete değil, Türkiye’ye saldırır.
ABD, her şeye rağmen ülkede canlı bir damar görüyor. Milli bir akıl görüyor, bu akıla, kendince “ders” vermeye kalkabilir. Nasıl ki emperyalizm, dün Mustafa Kemal süpriziyle karşılaştıysa, yine benzer süprizlerle karşılaşabileceğini hesap ediyor.
İçimizdeler, her yerdeler ama yine de çok hesaplar içindeler. Allah’ın da bir hesabı var elbet ama yeter ki biz, biz olalım. Sorun şu ki, biz, biz değiliz, bir değiliz.
"NE MUTLU TÜRKÜM DİYORUZ"
Barış Cem Süvari