Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, dün Parti'nin İstanbul İl Merkezi’nde basın toplantısı yaparak, Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu’nun “Türkiye’nin Güvenliği ve NATO Üzerine Kararını ve Gerekçesi”ni açıkladı. Perinçek, özetle şunları belirtti:

Büyük Türk Milleti,

Yedi İklimin Büyük İnsanlığı,

Değerli Basın Emekçileri,

Bugün Vatan Partisi olarak bütün insanlığı ilgilendiren tarihî bir kararı açıklıyoruz.

TÜRKİYE’NİN NATO’YA GİRİŞİNİN 70. YILI

Türkiye, 70 yıl önce 18 Şubat 1952 günü NATO’ya üye olmuştu.

Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu, Ocak ve Şubat ayında yaptığı toplantılarda Türkiye’nin 70 yıllık NATO tecrübesini değerlendirdi ve “Türkiye’nin Güvenliği ve NATO Üzerine Karar ve Gerekçesi”yi oybirliğiyle kabul etti. 5 Şubat 2022 günü aldığımız tarihî kararı Türkiye ve dünya kamuoyuna açıklıyoruz.

ABD’NİN NATO ÜYELERİNİ KONTROL ÖRGÜTÜ

Önce NATO’nun işlevini saptayalım. NATO, bir savunma örgütü değildir. NATO, daha 1960’larda Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle’ün isabetle vurguladığı üzere ABD’nin NATO üyelerini kontrol örgütüdür. ABD, bu denetimi NATO devletleri içinde örgütlediği yeraltı örgütlenmesiyle sağlamaktadır.

TÜRKİYE’DEKİ YERALTI NATOSU: 125 BİN DEVLET GÖREVLİSİ

NATO en etkili yeraltı faaliyetini Türkiye’de örgütledi. Resmî verilere göre bugüne kadar 125 binden fazla FETÖ ve PKK bağlantılı unsur Devlet örgütünden ihraç edildi. Bunların 25 bini Türk Silahlı Kuvvetleri’nden, 30 bini Emniyet Örgütünden, 8 bini jandarmadan, 10 bini yargıdan atıldı.

TÜRKİYE’NİN 70 YILLIK NATO BİLANÇOSU: FAİLİ MEÇHULLERİN FAİLİ: NATO

Bugün eski Jandarma Genel Komutanımız Org. Eşref Bitlis’in şehit edilmesinin 29. yıldönümüdür. 24 Ocak ise, Uğur Mumcu’nun şehit edilmesinin 28. yılıydı. Türkiye’deki Atatürk Devrimcisi sivil ve askerlerimizin kırımı, bir NATO bilançosudur.

67 Eylül 1955 tertibi, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 darbeleri ve 1516 Temmuz 2016 kanlı darbe girişimi, Türkiye’yi hedef alan NATO eylemleridir.

1980 darbesine giden süreçte binlerce gencimizim birbirine kırdırılması, 1 Mayıs 1977 Taksim, Kahramanmaraş, Erzincan, Çorum katliamları; 2 Temmuz 1993 günü Madımak’ta aydınlarımızın yakılması ve hemen üç gün sonra Kemaliye Başbağlar’da köylülerimizin kurşuna dizilmesi, hepsi NATO Gladyosu’nun kanlı tertipleridir.

PKK Terör Örgütünü kuran ve silahlandıran, ASALA ve JCAG gibi terör örgütlerini kullanarak 31’i diplomat 58 vatandaşımızı şehit eden, yine NATO’dur.

Son 70 yılın bütün “faili meçhullerinin” faili, NATO’dur.

NATO, en son 20072014 yıllarında, Fetullahçı Gladyo marifetiyle düzenlediği ErgenekonBalyoz tertipleriyle tarihinin en etkin operasyonunu yürüttü, binlerce subayımızı ve Vatan Partisi yöneticileri ile millici aydınlarımızı hapse attı. Amaçları Türkiye’yi bölme harekâtına direnecek TSK’yı ve Vatan Partisi’ni etkisiz kılmaktı.

DIŞ CEPHEDE GÜNCEL NATO TEHDİDİ

Bugün Türkiyemiz, dış cephede ve iç cephede ABD’nin silahlı tehditleriyle karşı karşıyadır.

ABD’nin Dedeağaç, Kavala, Selanik, Larisa, Stefanovikio ve Girit’teki üslerine yerleştirdiği silahların namluları Türkiye’ye bakıyor. Güney Kıbrıs’taki Agratur ve Dikelya İngiliz üsleri de NATO üsleridir. Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki ABD üslerinin cephesi de Türkiye’ye dönüktür ve PKK’yı koruyor.

ABD ve İsrail, yanlarına Yunan ve Güney Kıbrıs donanmalarını alarak Doğu Akdeniz’de Noble Dina ve Nemesis deniz tatbikatlarıyla ülkemize yönelik tehditlerini yoğunlaştırdı.

İÇ CEPHEDE NATO’NUN YARATICI YIKICILIK GÜNDEMİ

ABD ve NATO, aynı zamanda iç yıkıcılığı örgütleyen ve ateşe süren güçtür. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ı devirme planlarını ilan etmektedirler. ABD/NATO’nun Türkiye’yi hedef alan “Yaratıcı Yıkıcılık” planları Atlantik medyasında açık açık dillendiriliyor.

CHP yönetimi, Anayasa'yı, Anayasa'ya göre kurulan hükümeti, Anayasa'ya dayanarak yapılan bütün icraatları ve yargı kararlarını “gayrimeşru” ilan ederek, ABD’nin kaos planlarını meşrulaştırma gayreti içindedir.

Siyaset hayatına Gladyo Kraliçesi kimliğiyle dahil olan, Genelkurmay'a Gladyo kulağı yerleştiren, Emniyet İstihbaratı’nın tepesine FETÖ şeflerini oturtan Meral Akşener, yine aynı görevlerle sahnededir.

PKK/HDP ile kol kola giren CHPİyi Parti Kumpanyası, NATO planları içinde görev yapmaktadır.

2023 Seçimi'ne giden süreçte ABD dışardan ve içerden şiddet dayatıyor.

TÜRKİYE NATO’DAN ÇIKMALI

NATO’dan ayrılmak, ABD tehditlerine ve tertiplerine karşı en etkin uygulamadır. NATO’dan kurtulan Türkiye, iç cephesini birleştirir ve sağlamlaştırır, Ekonomide Kurtuluş Savaşını zafere ulaştırır.

NATO’dan ayrılmak, aynı zamanda Asya’ya yönelişi güçlendirir ve dış cepheyi pekiştirir.

NATO üyeliğine son vermek, millî güvenliğimizin gereği olması yanında, ABD tehdidiyle karşı karşıya olan ülkelere güven verecek ve Türkiye’nin ittifak birikimini harekete geçirecektir.

Türkiye’nin NATO’ya karşı bağımsızlığını ve güvenliğini savunmaya yönelik uygulamaları, NATO içindeki çözülme sürecini hızlandıracak ve Dünya Barışına katkıda bulunacaktır.

 VATAN PARTİSİ’NİN NATO KARARINDAN BAŞLIKLAR

  • Askerî Liseler ve Hastaneler açılmalı, Harp Okulları Kuvvet komutanlıklarına bağlanmalı.
  • Bedelli askerliğe son verilmeli.
  • Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Teşkilatımız ve MİT, ABD ve NATO ideolojisiyle değil, Cumhuriyetimizin millî ideolojisiyle eğitilmeli.
  • Türkiye, savunma ve güvenliğini millîleştirmek, millî kaynaklarla güçlendirmek ve özgüveni sağlamlaştırmak yolunda yürüttüğü çabaları kararlılıkla sürdürmeli ve millî savunma sanayimizi çağdaş ölçülerde geliştirmelidir.
  • Millî İnternet Ağı ve uydu sistemi geliştirilmeli.
  • BM İkiz Sözleşmelerini onaylayan yasa kaldırılmalı ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki imzamız çekilmeli.
  • 2004 yılında Anayasa’nın 90. Maddesinde yapılan değişiklikle uluslararası antlaşmaları anayasa hükmü düzeyine çıkaran hüküm kaldırılmalıdır. AİHM kararlarını Türk yargısının üzerinde sayan bütün düzenleme ve uygulamalar kaldırılmalıdır.
  • HDP kapatılmalı, Kandil’e beyaz bayrak çektirilmeli.
  • İncirlik ve Kürecik üsleri bütünüyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin denetimine alınmalıdır.
  • Ege’de Yunanistan’ın karasularını 6 milin üzerine çıkarma girişimlerinin TBMM’nin 8 Ağustos 1995 tarihinde aldığı savaş nedeni (casus belli) sayılacağı konusunda kararın her durumda uygulanması için gerekli hazırlık yapılmalıdır. Ege’de Türkiye toprağı olan 153 ada ve adacık grubu üzerindeki yabancı işgaline son verilmeli ve egemenliğimiz fiilen hayata geçirilmelidir.
  • Doğu Akdeniz’deki silahlı varlığımız güçlendirilmeli ve Kıbrıs’ta deniz üssü kurulmalıdır.
  • Türkiye Doğu Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge sınırlarını derhal ilan etmelidir.
  • KKTC’nin tanınması için, Türkiye gibi NATO tehdidiyle karşı karşıya olan Karadeniz, Akdeniz ve Umman Denizi ülkelerinden başlayan strateji ve eylem planı hayata geçirilmelidir.
  • Suriye ile her alanda acil işbirliğine gidilmelidir.
  • ABD’den ve komşularımızdan Türkiye’yi kuşatan üslerin boşaltılması talep edilmelidir.
  • Türkiye Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya alınmasını veto edeceğini ilan etmeli.
  • Türkiye’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü, Üretim Devriminin başarıya ulaşması, ülkemizin ve bölgemizin güvenliği için en gerçekçi çözüm Batı Asya Güvenlik Örgütü’nün (BAGÖ) kurulmasıdır. Vatan Partisi, bu amaçla Rusya, İran, Irak, Suriye, Azerbaycan, Kazakistan, Abhazya, KKTC ve diğer ilgili ülkeler katındaki girişimlerini sürdürecektir.
  • Türkiye, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne tam üye olarak katılmalıdır.
  • TÜRKİYE ATLANTİK ZİNCİRLERİNİ KIRIYOR VE YÜKSELEN ASYA’DA ÖNCÜ KONUMUNA YERLEŞİYOR

    Türkiye, 1516 Temmuz 2016 gecesi NATO Gladyosunu silahla ezmiştir. NATO’nun general ve subayları bugün Türkiye hapisanelerindedir.

    NATO zincirlerini kıran Türkiye, PKK’yı hendeklere gömmüştür ve ABD güdümlü bölücü örgütü sınır ötesi harekâtlarla temizlemektedir.

    DOĞUYA GENİŞLEYEN NATO MEZARINA GİDİYOR

    ABD’nin Tek Kutuplu Dünya iddiası yerle bir oldu. ABD’nin yenilgileri, NATO içinde ayrılıkları gündeme getiriyor. NATO, doğuya doğru hamle yaptıkça, bölünüyor ve dağılıyor. Doğuya yönelen NATO, mezarına giden NATO'dur.

    Türkiye’nin NATO’dan ayrılması, Atlantik İttifakı’nın dağılması sürecini hızlandıracaktır.

    Türkiye, NATO zincirini kırıyor ve özgürleşiyor.

    NATO’dan çıkalım, Gladyo’dan kurtulalım, güvenliğimizi sağlama alalım.

    NATO’dan çıkalım, Ekonomik Kurtuluş Savaşımızı zafere ulaştıralım.

    NATO’dan çıkalım, Asya uygarlığının öncü konumlarına yerleşelim.

      'HİÇKİMSE TÜRK MİLLETİNİ NATO ASKERİ YAPAMAZ'

    Perinçek, bir soru üzerine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un NATO açıklamalarına da tepki gösterdi. Perinçek şunları söyledi:

    “NATO'ya bağlı olan Türkiye kendi yönetimini yabancı ellere teslim etmiş olur. Bu beyanatla siz 1516 Temmuz darbesiyle mücadele edemezsiniz. FETÖ'yle de mücadele edemezsiniz. FETÖ'yü kim kurdu ve Türk devletinin içine yerleştirdi? NATO değil mi? FETÖ bir Gladyo ve Gladyo olduğu için o kadar güçlendi. Gladyo olduğu için Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komutanlarını ve Vatan Partisi'nin yöneticilerini içeri atabildi. Bu ifadelerde NATO'ya hizmet sunuşu görüyorum ben. NATO'ya hizmet edelim diyor. NATO'ya hizmet ederseniz Türk milletine hizmet edemezsiniz, Türkiye'nin güvenliğini sağlayamazsınız. Talihsiz ifadeler diyelim. Türkiye'nin karşılaştığı sorunların farkında olmayan bir açıklama. O hizmet sunuşu ne? Ben diyor NATO'nun askeri olurum diyor. Olamazsın. Meydan okuyorum. Hiç kimse Türk milletini NATO askeri yapamaz ve yapamayacak. Bu anlayışlarla da hiç kimse iktidarda kalamaz.” 

    Fahrettin Altun mesajında “Türkiye, NATO'nun jeopolitik geleceğinin merkezindeki bir ülkedir.” ifadelerini kullanmıştı.

    'VATAN PARTİSİ KARAR SÜREÇLERİNİN PARTİSİDİR'

    Perinçek, “NATO'dan çıkmayla ilgili bir takviminiz var mı?” sorusunu şöyle yanıtladı:

    “Türkiye'nin NATO'dan derhal çıkması gerekir. Vatan Partisi hızla büyüyor. Vatan Partisi karar süreçlerinin partisidir. Bizim gibi devrimci partiler karar süreçlerinde büyürler. Türkiye'nin sorunlarının devrimle çözülebileceği bir tarihsel döneme girdik. Vatan Partisi o devrimci çözümlere önderlik etmek için büyüyor. Türkiye, önümüzdeki derinleşen kriz sürecinde, Vatan Partisi'nin iktidarı paylaştığı süreçte NATO'dan çıkacak ama bugünkü hükümetimiz de ABD'nin hedef aldığı, devirmeye çalıştığı bir hükümettir. Sayın Tayyip Erdoğan'ın hem iktidarı hem de fiziki varlığı ABD ve NATO tarafından tehdit edilmektedir. O yüzden NATO'dan çıkmayı gündemlerine almaya gerekir.”

    'VETO YETKİSİ MASAL'

    Perinçek, basın toplantısının sonunda “NATO'da kalarak veto yetkimizi kullanabiliriz şeklinde görüşler var. Siz ne diyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

    “NATO'daki veto yetkisiyle ABD'yi durduramazsınız. ABD Gladyosu Madımak'ta aydınlarımızı yakarken 'veto' deseydiniz aydınlarımızı kurtarabilir miydiniz? ABD Yunanistan'a yığınak yapmış. Dedeağaç'a asker yığmış, silah yığmış. 'Veto' deseydiniz o zaman onlara. ABD Ukrayna'dan Rusya'ya ve Türkiye'ye silah gösteriyor. Hükümetimiz veto etsin ABD'nin bu hamlelerini. Durdursun. Niye etmiyor? 'Veto' diyerek ABD'nin yığınak yapmasını engelleyebiliyor musunuz? Bunların hepsi Türk milletini aldatmak için uydurulan masallar.”

    'İTTİFAK BİRİKİMİMİZİ DEĞERLENDİRELİM'

    Perinçek, “Türkiye için NATO'nun alternatifi var mıdır. TDT ve ŞİÖ alternatif olabilir mi?" sorusuna şöyle yanıt verdi:

    “Allah'a şükürler olsun ki Türkiye'nin NATO'ya bir alternatifi yok. Çünkü NATO Türkiye'yi tehdit ediyor. Bunun alternatifi aranmaz. Biz Türkiye'nin güvenliğini sağlama peşindeyiz. Öyleyse Türkiye NATO'dan kurtulmak zorunda. Güvenliği sağlayacak politikalar üretmek zorunda. Türkiye'nin bu konuda muazzam bir ittifak birikimi var. ABD her yeri tehdit ediyor. Tehdit altında olan bütün komşularımızı ittifak potansiyelimiz olarak görebiliriz. Türkiye bir Batı Asya Güvenlik Örgütü kurmalıdır. Suriye, Irak, İran, Azerbaycan, Rusya ve Kazakistan ile bu örgüt kurulabilir. İkincisi, Türkiye Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) girmelidir. Rusya'ya da Türkiye'nin alınması için öneride bulunduk.”

    'NATO'DA KALARAK DEMOKRASİ OLMAZ'

    Doğu Perinçek, “NATO'dan çıkmak demokrasiden uzaklaşmak mıdır?” sorusuna da şu yanıtı verdi:

    “Siz boynunuzu NATO'nun ipine bağlatıp demokrasi kurabiliyorsanız devam edin. Böyle demokrasi olur mu? Bütün darbeleri NATO yapıyor. Darbeler dışında Türkiye'nin içine Gladyo aygıtlarını yerleştiriyor. Tehdit ediyor. Böyle demokrasi olur mu? Arkamızdaki 70 yılda sürekli darbe oluyor. Uçağa binip ABD'ye gidiyorlar. İcazetler alınıyor demokrasi kurmak için. Bunun neresi demokrasi? Bağımsız olmayan ülkede demokrasi olur mu? Demokrasinin birinci şartı milli bağımsızlıktır. Milli egemenliktir. Atatürk zamanında demokrasi var. Şimdi 15 Temmuz'dan sonra Türkiye demokrasi yolunda adımlar atabiliyor. Türkiye'nin içindeki NATO'nun silahlı baskısı kalktı. Niye Atlantik medyası belli başlı liderleri hedef alıyor? Xi Jinping, Putin, Tayyip Erdoğan, Orban, Maduro. Kim başını dik tutmaya kalkarsa hemen ABD'nin kara listesine giriyor. Diktatör diye hedef alıyor. Türkiye'de demokrasi başının dik tuttuğu ölçülerde olacak.”

    VATAN PARTİSİ MERKEZ KARAR KURULU TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ VE NATO ÜZERİNE KARAR VE GEREKÇESİ

    Merkez Karar Kurulu, üç ay süren inceleme ve çalışmalardan sonra 29 Ocak 2022 ve 5 Şubat 2022 günü yaptığı toplantılarda, “Türkiye’nin Güvenliği ve NATO Üzerine Karar ve Gerekçesi”ni görüşerek oybirliğiyle karara bağladı. Karar ve Gerekçesi’ni, Türkiye’nin NATO’ya üye olmasının 70. Yıldönümü olan 17 Şubat 2022 günü Türk milletine ve dünya kamuoyuna duyuruyoruz.

    1.VATAN PARTİSİ’NİN KONUMU VE GÜVENLİK KAVRAMI

    Vatan Partisi, Atlantik Sisteminin partisi değildir.

    Sistemin iktidarını paylaşmıyor, sistemin içindeki muhalefet de değildir. Vatan Partisi’nin amacı, Üretim Devrimini başarıya ulaştırmak, başta PKK ve FETÖ olmak üzere terör örgütlerini temizlemek, bağımsız ve halkçı Türkiye’yi kurmaktır; başka deyişle Türkiye’nin Millî Demokratik Devrimini tamamlamaktır.

    Vatan Partisi’nin güvenlik kavramı, Üretim Devriminin ve Vatan Savaşının güvenliğidir.

    NATO’ya bakışımızı da bu güvenlik anlayışı belirler: Atlantik Sistemine bağlılığın güvenliğini değil, Bağımsız ve Üreten Türkiye mücadelesinin güvenliğini savunuyoruz. 

    2. TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ İÇİN BÜTÜNSEL CEPHE

    Vatan Partisi, güvenlikte doğru cephenin merkezinde yer alan öncü partidir. Öncelikle Türkiye’ye yönelen tehdidi gerçeklere dayanarak saptıyor ve halkımızın dikkatine sunuyoruz.

    Türkiye Ege’de, Akdeniz’de, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde, Kafkaslar ve Karadeniz’de, bütün cephelerde ABDİsrail eksenli tehditlerle karşı karşıyadır. İsrail Hükümeti ve MOSSAD Başkanı, ülkeleri için birinci tehlikenin Türkiye olduğunu açıkladı ve Güvenlik Belgelerine yazdılar.  ABD’nin güvenlik yetkilileri de Batı Asya’da birinci tehdidin Türkiye olduğunu resmen belirtiyorlar. Bu olgular, Türkiye’nin güvenlik stratejisi için belirleyicidir.

    Bölgemizde Karadeniz’den Akdeniz’e, dahası Hürmüz Boğazı’na kadar tek bir cephe oluşmuştur. Bu cephenin farklı alanlarında farklı stratejiler oluşturmanın bedeli ağır olur.

    Bütünsel bir strateji kurmak, güvenliğimizi sağlamanın en temel görevidir.

    Bütünsel cephede ABDİsrail eksenli tehditle karşı karşıya bulunan bütün ülkeler, Türkiye’nin ittifak birikimini oluşturuyor.

    Dünya ölçeğindeki saflaşmada da ABD eksenli tehditle mücadele eden ülkeler, yine Türkiye ile aynı güvenlik cephesinde yer alıyorlar.

    Bütün dünya, bugün ABD’nin öncelikle Çin, Rusya, İran ve Türkiye’yi hedef aldığını saptıyor. 

     3. TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİDİN ODAĞI EGE VE DOĞU AKDENİZ

    Türkiye’yi hedef alan tehdidin odağı, Doğu Akdeniz’dir. Ege, Doğu Akdeniz’in içindedir. Bu saptamamızın kanıtları şöyle özetlenebilir:

    • ABD, Yunanistan kıyılarında, Dedeağaç, Kavala, Selanik, Larisa, Stefanovikio ve Girit’te üsler kuruyor ve silahlı yığınak yapıyor.
    • Yunanistan yönetimi, kara sularını 12 mile çıkaracağı yönünde açıklamalarda bulunuyor. 
    • ABD, AB ve Yunanistan, Türkiye’nin Mavi Vatanındaki doğal kaynaklarını ele geçirmeye yönelik girişimlerini yoğunlaştırıyorlar. 

    Bütün bu olgular, Akdeniz sularının ısındığına işaret etmektedir. ABD’nin Türkiye Cumhurbaşkanını devirme planını uygulamada Doğu Akdeniz merkezli girişimlere kalkışma olasılığı dikkate alınmalıdır.  Çünkü Ege ve Doğu Akdeniz cephesinde güçler dengesi, ABD’ye cüret kazandırmaktadır. 

    Türkiye’ye yönelik ikincil tehdit odağı, Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki ABD askerî varlığı ve denetimindeki PKK/PYD/YPG ile DEAŞ gibi terör örgütleridir.

    4. GÜVENLİĞİN TEMEL GÜCÜ

    Güvenliğimizin temel gücü, başta Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Polisi olmak üzere, Türk devleti ve milletinin güç birikimidir.

    Devletimizin ve Milletimizin güvenlik bilincini ve moral yeteneklerini geliştirmek esas görevdir. Bu nedenle devlet ve millet güçlerinin ABD, NATO ve İsrail tehdidine karşı gerçekçi ittifak birikimimiz konusunda doğru bilgilendirilmesi tarihî sorumluluktur.

    5. İTTİFAK BİRİKİMİMİZ

    Türkiye’ye yönelik tehditlere karşı ittifak birikimimiz, ABDİsrail tehdidi altındaki devletlerdir.

    Başta Rusya olmak üzere İran, Irak, Suriye, Libya, Azerbaycan, Kazakistan, Abhazya ve KKTC gibi bölge ülkeleri yakın coğrafyamızdaki öncelikli ittifak birikimimizi oluşturuyor.

    Türk Devletleri Teşkilatı’nın Orta Asya’daki üyeleri olan Özbekistan, Kırgızistan ve gözlemci statüsündeki Türkmenistan ve Macaristan, Türkiye’nin güvenlik stratejisinde ikinci bir halkayı oluşturuyorlar.

    Başta Çin Halk Cumhuriyeti olmak üzere Pakistan, Bangladeş, Afganistan, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Vietnam gibi Asya ülkeleri ile Belarus ve ABD denetimine tavır alan Avrupa ülkeleri; başta Venezuela, Meksika ve Küba olmak üzere Orta ve Güney Amerika ülkeleri; Mısır, Cezayir, Mali gibi Afrika ülkeleri Türkiye’nin dünya çapındaki ittifak birikimi içindedirler.

    Türkiye, ittifak birikimini hayata geçirmek için, süreçlere etkin olarak müdahalede bulunmalı, ilgili ülkeleri ortak çıkarlar temelinde kazanmaya yönelik siyasetler geliştirmelidir..

    6. ASKERÎ LİSELER VE HASTANELER AÇILMALI, HARP OKULLARI KUVVET KOMUTANLIKLARINA BAĞLANMALI

    2016 sonrasında kapatılan Askerî Liseler tekrar açılarak Türk Ordusu’na ve Türk Donanması’na küçük yaştan itibaren savaşa hazırlanmış, daha nitelikli askerle görev yapma olanağı sağlanmalı; Türk subayını yetiştiren 249 yıllık Harp Okulu Geleneği yeniden Kuvvet Komutanlıklarına bağlanarak canlandırılmalıdır.

    Savaşa yönelik daha özel hazırlıklar gerektiren sağlık görevi için özel uzmanlar yetiştiren Askerî Hastaneler ve GATA yeniden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yönetim ve hizmetine girmelidir.

    7. BEDELLİ ASKERLİĞE SON

    Türk Ordusunun geleneğine, temel vatandaşlık görevine ve eşitliğe aykırı olan Bedelli Askerlik uygulamasına, yurt dışında çalışan vatandaşlarımız bağışık tutularak son verilmelidir.

    8. TSK, EMNİYET TEŞKİLATIMIZ VE MİT ABD VE NATO İDEOLOJİSİYLE DEĞİL CUMHURİYETİMİZİN MİLLÎ İDEOLOJİSİYLE EĞİTİLMELİ

    Arkada kalan Atlantik Sistemi döneminde, Türk Ordusu, Emniyet Teşkilatımız ve MİT; ABD ve NATO ideolojisiyle millî geleneklerimizden ve millî amaçlarımızdan uzaklaştırılmak istendi. Sonuçlarını görüyoruz: FETÖ Darbe girişiminden sonra 125.618 kamu görevlisi Devlet Örgütünden ihraç edildi. Ancak bir de ideolojik bozulmanın etki ve kalıntıları var.

    Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün silahlı güçleri ve istihbarat örgütü, Cumhuriyetimizin Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve Devrimci öğretisiyle eğitilmeli ve kurumlaştırılmalıdır.

    9. MİLLÎ SAVUNMA SANAYİMİZ GELİŞTİRİLMELİ

    Türkiye, savunma ve güvenliğini millîleştirmek, millî kaynaklarla güçlendirmek ve özgüveni sağlamlaştırmak yolunda yürüttüğü çabaları kararlılıkla sürdürmeli ve millî savunma sanayimizi çağdaş ölçülerde geliştirmelidir. Savunma sanayimize araştırma ve geliştirme için yeterli kaynak ayrılmalıdır. Rusya, Çin, İran, Azerbaycan, Kazakistan, KKTC ve Pakistan gibi ittifak birikimimiz içinde olan ülkelerle işbirliği yapılmalıdır..

    10. MİLLÎ İNTERNET AĞI VE UYDU SİSTEMİ GELİŞTİRİLMELİ

    Atlantik emperyalistlerinin internet tekeline son vermek ve milli devletimizin güvenliği için, millî uydu sistemimizi geliştirmeli ve bu amaçla Asya Merkezli İnternet Ağının inşasına katılmalıyız. Bu yönde Çin ve Rusya devletlerinin girişiminde yer almalıyız.

    11. BM İKİZ SÖZLEŞMELERİNİ ONAYLAYAN YASA KALDIRILMALI VE AVRUPA YEREL YÖNETİMLER ÖZERKLİK ŞARTI’NDAKİ İMZAMIZ ÇEKİLMELİ

    TBMM’nin 4 Haziran 2003 tarihinde kabul ettiği, “İkiz Yasalar” diye anılan “BM Ekonomik Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmesi” ile “BM Medenî ve Siyasî Haklar Sözleşmesi”ni onaylayan 4867 ve 4868 sayılı kanunlar kaldırılmalıdır. Çünkü İkiz Yasalar, etnik, mezhepsel, ekonomik ve bölgesel bölünmelere ve özerkliğe zemin oluşturuyor, devlet ve millet bütünlüğünü tehdit ediyor, devlet egemenliğimize aykırılık taşıyor, yabancı devletlere müdahale hakkı tanıyor ve Devrim Kanunlarını hedef alıyor.

    Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki 21 Kasım 1988 günlü imzası geri çekilmelidir.

    12. BAĞIMSIZLIĞIMIZA VE GÜVENLİĞİMİZE AYKIRI DÜZENLEMELER KALDIRILMALI

    NATO ve AB sürecinde millî egemenliğimize aykırı düzenlemeler yapılmış, “sivil toplum örgütleri”nin emperyalist kurumların denetimi altında faaliyette bulunmalarına ve bunlardan maddî destek almalarına olanak sağlanmıştır. Dahası yıkıcılık ve casusluk faaliyetlerine zemin tanınmıştır.

    2004 yılında Anayasa’nın 90. Maddesinde yapılan değişiklikle uluslararası antlaşmaları anayasa hükmü düzeyine çıkaran hüküm kaldırılmalıdır. AİHM kararlarını Türk yargısının üzerinde sayan bütün düzenleme ve uygulamalar kaldırılmalıdır.

    Bağımsızlığımıza ve güvenliğimize aykırı olan düzenlemeler kaldırılmalı ve uygulamalara son verilmelidir. Bu amaçla yapılacak kanunda, dernekler, sendikalar, oda ve meslek kuruluşları, basın ve medya kuruluşları ile kişi grup ve platformların yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyruğu olmayan gerçek ve tüzel kişilerden Türkiye’nin içişlerine müdahaleye yönelik, bağımsızlığımıza ve güvenliğimize zarar veren maddî yardım alamayacakları hükme bağlanmalıdır. Kanuna aykırı eylemde bulunanların cezalandırılması, maddî yardım alan kuruluşun kapatılması ve alınan maddî yardıma elkonulması öngörülmelidir. 

    13. HDP KAPATILMALI, KANDİL’E BEYAZ BAYRAK ÇEKTİRİLMELİ

    ABD’nin ve NATO’nun iç cephedeki kuvvetlerine karşı Ordumuzun, Polisimizin ve Köy Korucularımızın yürüttüğü başarılı mücadele kesin sonuca ulaştırılmalı, Kandil’e beyaz bayrak çektirilmelidir. Bu bağlamda Terör Örgütünün yasal olanakları kullanmasına kesinlikle izin verilmemeli ve HDP kapatılmalı, yerine herhangi bir parti ya da örgüt kurulmasına kesinlikle fırsat tanınmamalıdır. Terör Örgütü Mecliste olamaz. Belediyeler, çocuklarımızı kaçırıp terör örgütüne teslim edenlere, mayın döşeyenlere, haraç toplayanlara bırakılamaz. 

    14. İNCİRLİK VE KÜRECİK ÜSLERİ BÜTÜNÜYLE TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ’NİN DENETİMİNE ALINMALI

    ABD ve NATO tarafından kullanılan İncirlik ve Kürecik üsleri, hem Türkiyemiz için hem de komşularımız için tehdit oluşturuyor. Bu üsler bütünüyle Türk Ordusunun denetimine alınmalıdır. ABD askeri ve personeli en kısa zamanda üsleri terk etmelidir.

    Şirinyer İzmir Müttefik Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Çiğli İzmir ABD Hava İstasyonu, Konya NATO Awacs İleri Harekât Üssü, Ankara ABD Savunma İşbirliği Ofisi, Ankara Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkezi, NATO Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi, Mersin Limanının ABD kullanımına açılan birimleri; ABD ve NATO kullanımına kapatılmalı ve bütünüyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin denetimine alınmalıdır.

    15. DOĞU AKDENİZ VE EGE’DE MAVİ VATANIN GÜVENLİĞİ

    Ege’de Yunanistan’ın karasularını 6 milin üzerine çıkarma girişimlerinin TBMM’nin 8 Ağustos 1995 tarihinde aldığı savaş nedeni (casus belli) sayılacağı konusunda kararın her durumda uygulanması için gerekli hazırlık yapılmalıdır.

    Ege’de Türkiye toprağı olan 153 ada ve adacık grubu üzerindeki yabancı işgaline son verilmeli ve egemenliğimiz fiilen hayata geçirilmelidir.

    Mavi Vatanda güvenliğimizi sağlamak, denizlerimizdeki canlı ve cansız doğal kaynakları değerlendirmek için Münhasır Ekonomik Bölge derhal ilan edilmelidir.

    Mavi Vatanın savunulmasında ve kaynakların değerlendirilmesinde eşgüdümü sağlamak amacıyla Denizcilik Bakanlığı kurulmalıdır.

    Denizcilik alanında 40’ın üzerinde yasa, 20’nin üzerinde tüzük ve 100’den fazla yönetmelik birleştirilmeli ve düzenlemeler geliştirilip sadeleştirilmelidir.

    16. KKTC’NİN TANINMASI İÇİN DOĞRU STRATEJİ VE EYLEM PLANI

    Vatan bütünlüğümüzü ve Doğu Akdeniz’i savunmada ön mevzi, Kıbrıs’tır. KKTC’nin tanınması için, Türkiye gibi NATO tehdidiyle karşı karşıya olan Karadeniz, Akdeniz ve Umman Denizi ülkelerinden başlayan strateji ve eylem planı hayata geçirilmelidir . Doğu Akdeniz’deki silahlı varlığımız güçlendirilmeli ve Kıbrıs’ta deniz üssü kurulmalıdır.

    Vatan Partisi, KKTC’nin tanınması için, Abhazya ile Ortak Bildiri imzalamıştır.  Aynı amaçla Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, İran, Suriye, Pakistan, Bangladeş, Cezayir, Mali ve Güney Amerika ülkeleriyle ortak güvenlik ve ekonomik çıkarlar temelinde yaptığı görüşmeleri sonuca ulaştırma kararındadır.

     17. SURİYE İLE HER ALANDA ACİL İŞBİRLİĞİ

    Türkiye, ABD güdümlü PKK/PYD/YPG gibi bölücü ve DEAŞ türünden yobaz terör örgütlerini temizlemek için, Suriye Devleti ile siyasî, askerî, ekonomik, kültürel alanda derhal işbirliğine başlanmalı ve Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlanmalıdır. Bu bağlamda Suriye sınırında 40 km genişliğinde ve 700 km uzunluğunda Güvenlik Şeridi oluşturma siyaseti terk edilmeli, Suriye ile birlikte terör örgütlerini bitirme siyaseti uygulanmalıdır.

    Kıyıdaş Suriye ile Doğu Akdeniz’de Yetki Alanları Anlaşması bir an önce imzalanmalıdır.  

    18. ABD’DEN VE KOMŞULARIMIZDAN TÜRKİYE’Yİ KUŞATAN ÜSLERİN BOŞALTILMASI TALEP EDİLMELİ

    ABD’den ve komşularımızdan Türkiye’yi kuşatan Yunanistan, Güney Kıbrıs, Suriye, Irak, İranArap Körfezi, Gürcistan ve Ukrayna’daki üslerin boşaltılması talep edilmelidir.

    19. TÜRKİYE NATO’DAN ÇIKMALI

    Türkiye’nin NATO’dan çıkması, Vatan Partisi’nin stratejik hedefidir.

    NATO’dan ayrılmak, ABD tertiplerine karşı en etkin uygulamadır. NATO’dan kurtulan Türkiye, iç cephesini birleştirir ve sağlamlaştırır, Ekonomide Kurtuluş Savaşını zafere ulaştırır.

     NATO’dan ayrılmak, aynı zamanda Asya’ya yönelişi güçlendirir ve dış cepheyi pekiştirir.

    NATO üyeliğine son vermek, millî güvenliğimizin gereği olması yanında, ABD tehdidiyle karşı karşıya olan ülkelere güven verecek ve Türkiye’nin ittifak birikimini harekete geçirecektir.

    Türkiye’nin NATO’ya karşı bağımsızlığını ve güvenliğini savunmaya yönelik uygulamaları, NATO içindeki çözülme sürecini hızlandıracak ve Dünya Barışına katkıda bulunacaktır.

    20. TÜRKİYE UKRAYNA VE GÜRCİSTAN’IN NATO’YA ALINMASINI VETO EDECEĞİNİ İLAN ETMELİ

    ABD’nin NATO’yu doğuya doğru genişletmesi, Türkiye için de ciddî tehdittir ve ayrıca ittifak birikimimizle ilişkilerimizi zedeleyecektir.

    NATO’dan çıkmak esas çözüm olmakla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya alınmasını veto edeceğini bugünden ilan etmelidir. Böylece yalnız Karadeniz’de değil, Doğu Akdeniz’de de ittifak birikimimizi hayata geçirir ve savunmamızı güçlendiririz.

    21. BAŞARI KAZANMIŞ GÜVENLİK MODELLERİ

    Yakın tarihte Türkiye’nin güvenliğiyle ilgili üç başarı var. Bu başarılar sayesinde Batı Asya’da ve Asya ölçeğinde iki model oluştu.

    Birinci başarı, 2017 yılı Eylül ayında ABD ve İsrail’in Irak’ın kuzeyinde ilan etmeye kalktıkları “Bağımsız Kürdistan” planının bozulmasıdır. Türkiye, o süreçte Vatan Partisi’nin de etkin çabalarıyla İran, Irak, Suriye ve Rusya ile birlikte hareket etti ve “Bağımsız Kürdistan” adı altında İkinci İsrail girişimini önledi.

    İkinci başarı, Karabağ’ın silahlı mücadeleyle kurtarılmasında Türkiye, Azerbaycan ve Rusya arasındaki işbirliğidir.

    Üçüncü başarı, ABD’nin Ocak 2022’de Kazakistan’da tezgâhladığı darbenin Kazakistan, Rusya, Çin ve Türk devletlerinin işbirliğiyle bastırılmasıdır.

    İlk iki başarı, TürkiyeRusya eksenli bölge birlikteliğinin ABDİsrail tehditlerini bertaraf etme yeteneğini kanıtlamıştır. İran, Rusya ve Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunma amacıyla yürüttükleri Astana Süreci ve Soçi Mutabakatı da bu başarıya katkıda bulunmuştur.

    Kazakistan başarısı ise, Türk devletleriRusyaÇin eksenli Asya ölçeğindeki birlikteliğin ürünüdür.

    Başarısı kanıtlanmış olan her iki modelin geliştirilmesinde ısrar edilmelidir.

    22. BATI ASYA GÜVENLİK ÖRGÜTÜ (BAGÖ)

    Türkiye’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü, Üretim Devriminin başarıya ulaşması, ülkemizin ve bölgemizin güvenliği için en gerçekçi çözüm Batı Asya Güvenlik Örgütü’nün (BAGÖ) kurulmasıdır.

    Vatan Partisi, bu amaçla Rusya, İran, Irak, Suriye, Azerbaycan, Kazakistan, Abhazya, KKTC ve diğer ilgili ülkeler katındaki girişimlerini sürdürecektir. 

      23. TÜRKİYE, ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ’NE TAM ÜYE OLARAK KATILMALI

    Türkiye, dünyada ve bölgemizde güvenlik ve barış için, başta Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, Orta Asya Cumhuriyetleri, Hindistan, Pakistan olmak üzere Avrasya ülkeleriyle işbirliği ve dayanışmasını güçlendirmeli, Şanghay İşbirliği Örgütü içindeki bağımsız yerini almalıdır. Böylece ülkemizin ABD ve AB ile ilişkilerini normalleştireceği ve karşılıklı yarar esasına oturtacağı koşullar da yaratılmış olacaktır.