ERCAN KÜÇÜK
Mayıs ayının 6’sı Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam edilişlerinin yıl dönümü... Denizleri andığımız bugün aynı zamanda, 68 kuşağının 'Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye’ mücadelesine bugünden bakmak ve görev almak için bir hatırlatıcı...
Türk milletinin çağdaşlaşma, tam bağımsızlaşma mücadelesi 200 yıldan beri devam ediyor. O mücadelenin önemli bir sürecini de 1968 mücadelesi oluşturuyor. Türkiye bugün de emperyalizmin hedefinde. 68 kuşağının gençlik önderleri Türkiye’nin o günlerden günümüze tam bağımsızlık mücadelesinde geldiği noktayı ve ABD emperyalizminden kopuşunu Aydınlık’a anlattı.
‘DEMEK Kİ TAM BAĞIMSIZ DEĞİLİZ’
Ali Karşılayan (Eski DEVGENÇ Ege Bölge Yürütme Kurulu Başkanı): 1965 yılında yapılan milletvekili seçimlerinde, TBMM’ye ilk defa Türkiye İşçi Partisi milletvekili olarak sosyalistler girdi. 1965 sonrasında TİP içinde ve dışında sosyalistler arasında şiddetli bir tartışma başladı. Türkiye’nin devrim stratejisi Milli Demokratik Devrim mi, Sosyalist Devrim mi? Bu tartışma Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) içinde de hızla yayıldı. 1968 Mart ayında toplanan FKF Kurultayında Ankara Hukuk Fakültesinde asistan olarak çalışan Doğu Perinçek, Milli Demokratik Devrim (MDD) stratejisini anlattı, delegeleri ikna ederek Genel Başkan seçildi. FKF önderliğinde gençlik eylemleri “NATO’ya Hayır”, “6. Filo Defol!” hayata geçti. Haziran ayında Ankara ve İstanbul Üniversitelerinde boykot ve işgal eylemleri bu temel slogana uygun olarak gelişti.
“Sloganın açılımını şöyle yapalım; TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE istiyoruz. Demek ki Türkiye tam bağımsız değil. GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE diyoruz. Demek ki Türkiye gerçekten demokratik değil. Bildirilerimizde ülkemizi tanımlarken YARI BAĞIMLI YARI FEODAL bir ülkeyiz diyorduk.
KARARLARI ABD VERİYORDU
“Türkiye 2. Dünya Savaşı'ndan sonra oluşan yeni dünya düzeninde Amerikan emperyalizminin güdümüne girerek NATO’ya üye oldu. NATO ABD’nin Avrupa ülkelerini ve Türkiye’yi denetim altına almak için kullandığı bir araçtır. Aynı zamanda ABD bu ülkelerde gizli örgüt olarak Gladyo’yu örgütledi. 1945 yılından sonra Türkiye’nin kanunlarını TBMM yapıyor görünüyor ama kanun tasarılarını ABD’li uzmanlar hazırlıyordu. Milli Eğitim Kanunu vs. Hangi partinin iktidar olacağına, o partinin genel başkanının kim olacağına Amerika karar veriyor. Süleyman Demirel’in 1964 yılında Adalet Partisi Genel Başkanı olması gibi. Türkiye’de iç siyaseti ve dış siyaseti Amerika belirliyor. İşte bunun için Devrimci Gençlik, sözde değil özde Tam Bağımsız Türkiye istiyordu. Bu isteğini sözle değil eylemli olarak ifade ediyordu.
“1920 yılında emperyalizme karşı milli kurtuluş savaşı vererek kurulan Türkiye devleti 1930 sanayi hamlesiyle hızla kalkınan bir ülkeydi. Doğu ve Güneydoğu bölgemizde feodal toprak düzeni, ağalık, şeyhlik hüküm sürüyordu. Köylüler ağaların kölesi olmaktan kurtulmamışsa, özgür vatandaş seviyesine çıkmamışsa, o ülkede demokrasi yok demektir. Cumhuriyet devrimi 1925’lerde toprak reformu yapmaya hazırlanırken İngiliz emperyalizmi, Şeyh Sait’leri kışkırttı, isyanlar başladı. Meclisteki toprak ağası milletvekilleri de muhalefete geçti ve toprak reformu yapılamadı. İşte bu nedenle 1968’de Türkiye yarı bağımlı, yarı feodal bir ülkeydi, ancak MDD ile emperyalizmin hegemonyasından kurtulup tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir ülke olabilirdi.
PERİNÇEK VE ARKADAŞLARI DUVARLARI YIKTI
“1968 yılından beri Devrimci Gençlik ve Türkiye halkı Vatan Partisi ve diğer kurum ve kuruluşlar Amerikan emperyalizminin baskı ve tahakkümünden kurtulmak için mücadele ediyor. Amerikan Gladyo’su da devrimci hareketi bastırmak için darbeler yaptı. 12 Mart 1971 darbesinden sonra Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan idam edildi, Mahir Çayan ve 10 arkadaşı Kızıldere’de katledildi, daha onlarca genç sokak ortasında kurşunlandı. Doğu Perinçek ve Partisi’nin önderleri hapsedildi. Ama 2014 yılı Mart ayında Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Doğu Perinçek ve arkadaşları içerden, 10 binlerce vatansever dışarıdan, yüklendi, duvarları yıktı.
“Nazım Hikmet ne demişti? ‘O duvar o duvarınız vız gelir bize vız/ Bizim kuvvetimizdeki ne bir din adamının dumanlı vaadinden/ Ne bir hülyanın gönlü yakışındadır/ O yalnız tarihin durdurulmaz akışındandır’
HEDEFE SAYILI GÜNLER KALDI
“Türk milletinin durdurulamaz tarihi akışı Amerikan Gladyo’su FETÖ’nün ördüğü duvarları yıktı. Türkiye devrimci sürece girdi. Cumhurbaşkanı, hükümet, ordu, millet ele vererek ABD’nin Türkiye içindeki örgütlerini kuvvetlerini temizliyor, 15 Temmuz 2016 gecesi Türk ordusu ve Türk milleti, Amerikan Gladyosunu ezdi, bir kısmını öldürdü, geri kalanını hapse attı, PKK bitirildi. Bugünkü duruma baktığımızda Tam Bağımsız Gerçekten Demokratik Türkiye hedefimize ulaşmak için sayılı günler kaldı.”
MARSHAL YARDIMLARI, TRUMAN DOKTRİNLERİ
İhsan Karcıoğlu (68'liler Birliği Vakfı Üyesi): Türkiye, bugün, ‘Tam Bağımsız Türkiye’ hedefinden ufak bir hedef şaşırtılması sonucu, bağımsız kelimesinden, iki harfin yer değiştirme operasyonuyla ‘Tam Bağımlı Türkiye’ konumuna getirilmiş durumda. Daha doğrusu getirtilmiş durumda. Bu duruma düşürülmesinin sayısız failleri, bu faillerin de sayısız fiilleri vardır. Failler, sayısız stadyumlara doldurulsa, fiilleri de ciltler dolusu sayfalara yazılsa sığmaz.
“Türkiye'yi NATO'ya sokup, Mustafa Kemal Atatürk'ün, Türk Halkının ‘gözbebeği’ yaptığı ordusunu, NATO ordusuna dönüştüren siyaset hokkabazlarından tutun da, Marshal Yardımı adı altında Türk halkına ulufe dağıtılmasına aracı olanlara, Truman Doktrininin borazancılarına kadar, 20 yıllık Cumhuriyetin tüm sanayi ve tarım üretim kurumlarını, emperyalizmin kasaplarına kurban ettirenlerden, ‘siz zahmet edip üretmeyin biz size daha ucuza veririz’ diyerek, tüm temel tarım ve sanayi üretimimizi yok eden kapitalist sisteme simsarlık edenlere kadar tüm kişi, kurum, kuruluşlar ve zihniyetler ve de liboşlara kadar tüm hainler... Bir yanda işte bu sorumlular ve de yaptıkları.
“Öte yanda, bunlar, bunların ağababaları ve de akıldanelerine ve bozuk düzenlerine başkaldıran ölümsüz yiğitler. Ve bu yüzlerce yiğitten, bundan tam 50 yıl önce, darağacında can veren üç fidan, 68 devrimcilerinin ve sonrası kuşakların idolü olan yoldaşlarımıza sesleniyorum.
'BİR HİÇ UĞRUNA ÖLMEDİNİZ'
“Biz, sayıları giderek hızla azalan 68’lilerin, tesellimiz ve gurur kaynağımızı da sizlere duyurmak istiyorum. Dün bize kurşun sıkan, anarşist, terörist diyen, Amerikan 6. Filosu erlerini Dolmabahçe’den denize döktüğümüz için bizlere saldıranlardan tutun da, hükümet ve devlet ve de tüm siyasi parti yöneticilerine kadar hemen hepsi ‘kahrolsun emperyalizm, ah bu adaletsiz kapitalizm, milli sanayi, hatta milli ve yerli tohum’ bile demeye başladılar. Bunları öğretmiş, bu sloganları söyletmiş olmamız bile, sizlerin bir hiç uğruna ölmediğinizin kanıtıdır. Gelmekte olan, Atatürkçü, antiemperyalist, Amerikan karşıtı, üreten Türkiye diyen bir genç kuşağı gördükçe de ayrıca umutlanıyoruz. Sizlerin şahsında kaybettiğimiz tüm devrimcileri, saygı ile anıyoruz. Selam olsun onlara.
Uluç Gürkan (Eski TBMM Başkanvekili): Türkiye bugün bağımsızlığından tam olarak yoksun, dış politikasında özellikle Abdülhamit döneminin bir intihali anlamında Rusya ve ABD arasında gidip geliyor. Duruma göre onları birbirine karşı değerlendirmeye çalışıyor. Demokrasi ise tümüyle rafa kalkmış durumda. maalesef laik ve demokratik devlet biçimi değişmiş durumda. Türkiye bir seçimli otokrasiyle yasama, yürütme ve yargı erklerini tek bir kişinin şahsında topladığı bir teokratik yapılanmaya doğru gidiyor. Atatürk’ün kurucu değerlerini çok partili düzene geçtikten sonra popülist politikacılar marifetiyle tam olarak sahiplenememesinden kaynaklanıyor. Sorumlusu siyasettir.
TÜRKİYE DEVRİM DÖNEMİNE GİRDİ
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever: Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle İstiklali Tam sürecinden uzaklaştığımız bir dönem. Biz Türkiye İşçi Partisi’nden itibaren Kemalist devrimi tamamlama hedefiyle Tam Bağımsız Türkiye sloganıyla mücadele ettik. Ve şehitler verdik. Bu süreç zorlu bir süreç olmuştur. Özellikle 80’li, 90’lı yıllardan sonra bu daha da yoğunlaşmış, Amerikan emperyalizmine bağımlılık süreci daha da derinleşmiş ve gladyo tarihin sahnesine çıkmıştır. En sonunda 2000’li yıllar Amerikan emperyalizminin de çöküş sürecine girdiği bir dönem oluyor. Özellikle Asya merkezli yeni bir yöneliş, bağımsızlık, özgürlük, ortak yatırım, işbirliği vs merkezli yeni bir dünyaya yöneliş var. Amerikan emperyalizminin çöküş süreci ülkemizde de görüldü.
“2015’ten sonra Türkiye, millet ve devlet olarak bu süreçten kopmaya başladı, bu slogan hayat bulmaya başladı. Bunun en önemli adımı Silivri duvarlarının yıkılması... MafyaGladyo sistemine karşı mücadelede elde ettiğimiz kazanım... Türkiyemiz bugün tam bağımsız Türkiye hedefine, milli demokratik devrimimizin kesin başarıya ulaştırılması sürecine girmiş bulunuyor. Buna biz devrim dönemi diyoruz. Türkiye’nin bugün girdiği nokta budur. Mevcut iktidar, milletdevletordu birliğine rağmen, bu koşullarda ikircikli tutumlarla, gitgel tutumlarla devrim döneminin ihtiyaçlarını yerine getiremiyor. Tereddütlü adımlar atıyor. Bu iktidarla içine girdiğimiz devrim döneminin yürümeyeceği besbelli. Acil olarak bütün üreticilerin milli hükümetinin kurulması ihtiyacını vurguluyoruz. Çok kısa dönemde yaşayacağımız gerçek budur. Milli demokratik devrimimizi tamamlayacağız.
“CHP, Altı Ok'tan vazgeçerek, sosyal demokrasiyle buluşarak olumsuz bir rol aldı. Sistem partileri bir çözüm olamaz. Bugün, hedefe en büyük engel Millet İttifakı partileridir.”
TAM BAĞIMSIZLIĞA ÇOK YAKINIZ
Prof. Dr. Ercan Enç: O döneme göre Türkiye Atlantik sisteminden kısmen de olsa uzaklaşmış durumda. Bizim dönemimizde Atlantik sistemine göbeğinden bağlı bir durumdaydı. Bugün nispeten giderek uzaklaşıyor. Bunda Atlantik sisteminin dünya çapında güç kaybetmesinin de etkisi var. Atlantik sistemi içinde çatlaklar da var. O sistem zayıflarken merkezkaç hareketler daha da artıyor. Türkiye de biraz uzaklaşmış durumda. Henüz tabi tam bağımsızlık hedefine tam ulaşamadık ama bizim dönemimize kıyasla çok daha yakınız.
“Mücadele olmadan kendiliğinden olmuyor. Tek kutuplu dünyanın sona ermiş olması bu merkezkaç hareketleri daha kolaylaştırıcı rol oynuyor. Ülkeler daha az bedel ödemeye başlıyor. Yakında aynı şeyi Avrupa’da da göreceğiz. Ukrayna meselesinde Atlantik İttifakı birleşmiş gözüküyor ama orada da bir parçalanma göreceğiz. Eskiden Türkiye’de iktidara talip olan koşa koşa ABD’ye giderdi. Türkiye’deki iktidarları ABD belirlerdi. Artık belirleyemiyor o gücü yok. Türkiye’de Biden cephesi diyoruz ama iktidarı belirleme gücü artık ABD’de kalmamıştır. Bu, mücadele vermeden kendiliğinden olmuyor. Biz esasında 200 yıldır mücadele ediyoruz emperyalizme karşı. Bir mücadele geleneğimiz var.
İSMET PAŞA’NIN DEMECİ
“Bu zikzaklar esasında CHP iktidarında başlıyor. ABD büyükelçisini askeri gemide getirmişti İstanbul’a. İsmet Paşa’nın demeci var: ‘Türkiye daha çok Amerikan savaş gemisi görmek istiyor’ diye. İstanbul genelevlerine ilk defa İsmet Paşa döneminde badana yapıldı. Türkiye CHP’nin son dönemlerinden itibaren Atlantik sistemine eklemlenmeye başladı. O sistemin esas savunucusu da Demokrat Parti’ydi. Devletin tüm organlarına Amerika Gladyo vasıtasıyla girdi.
GLADYO TEMİZLENİYOR
“O kopuş adım adım gerçekleşiyor. Devlet organlarına sızmış Amerikan Gladyosundan çok önemli bir temizlik oldu. Türkiye’nin milli politikalar izlemesinin de yolunu açtı. Tümüyle arınmış vaziyette değil. Üniversitelerde o çapta bir temizlik olmadı. Ama rota önemli.
ATLANTİK SİSTEMİ ÇATIRDIYOR
Prof. Dr. Cüneyt Akalın: Türkiye şu anda 68’in sloganından farklı olarak bağımlı ve pek de demokratik durumda sayılmayacak durumda. 68 dünyayı epeyce sarsan bir gençlik hareketiydi. Bizde durum eskiye göre çok farklılaştı. Daha geri durumdayız. Ama aynı şeyi dünya için de söyleyebiliriz. Küreselleşmeyle birlikte bağımlılık arttı. ABD hegemonyasına bağlı olarak demokratik haklar dünyanın dört bir yanında kısıtlandı. Demokratik hareketler engellendi. Yeni hareketler de var. Atlantik sistemi çatırdıyor.
Bugünkü koşulların sorumluları Türkiye’yi yönetenlerdir. İktidar sahipleridir. Türkiye’yi Amerikan sistemine bağlayanlar, NATO’ya sokanlardır.