SİBEL KOÇ GÜVEN

En önemli gündem maddelerinden birisi gıda fiyatları. Temel gıda ürünlerinde KDV düşürüldü, Tarım Kredi Kooperatifi marketleri artırıldı, marketler, pazarlar denetlendi… Ama buna rağmen fiyatlar düşmedi. Aksine Ramazan ayından sonra fiyatların daha da artabileceği belirtiliyor. Bu arada Hal Yasası’nda 2018 yılından beri yapılması düşünülen düzenleme yeniden gündeme getirildi. En son TBMM Tarım, Orman ve Köy işleri Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Yunus Kılıç, yasanın sonbahara doğru Meclis'e gelebileceğini belirtti. Yasanın çıkmasını istemeyen lobilerin olduğunu söyleyen Kılıç, market zincirlerinin, piyasada rahat edebilmek için yıllardır fiyatlarda meydana gelen değişikliklerden komisyoncuları sorumlu tuttuğunu ifade etti.

Fiyat artışlarını ziraat odası başkanlarıyla ve üreticilerle görüştük. Ortak görüş, tarımda acilen reform yapılarak planlı üretime geçilmesi ile fiyatların düşürülebileceği yönünde.

ÇİFTÇİYE AĞRI KESİCİ VERİLİYOR 

Balıkesir’in Edremit ilçesi Ziraat Odası Başkanı Ali Yılmaz Diker, “Çiftçinin sorunlarını çözemezseniz Hal Yasası düzenlense de sorunlar devam eder” dedi. Üretim maliyetlerinin çok yüksek olduğunu ifade eden Diker, şöyle devam etti: “Çiftçinin şu anda tansiyonu çok yüksek. Atılan adımlarla sadece ağrı kesici veriliyor. Gübre fiyatlarındaki artış yüzde 300’leri aştı, yüzde 20 düştü. İlaç fiyatları yüzde 200 arttı. Bu şartlarda üretim nasıl yapılacak? Bunu anlayamıyoruz. Şu anda yağmur yağıyor, çiftçi anlayamıyor ama buğday bir süre sonra su isteyecek. Tarlalar, elektrik ve mazotla sulanacak. Yağmur olduğu halde 6 bin lira elektrik faturası ödeyen çiftçilerimiz var.”

İTHALAT LOBİLERİ BASKI YAPIYOR

Sorunları çözmenin öncelikli adımının üretim girdilerinin düzenlenmesi olduğunu belirten Diker, “Çok ciddi bir süreçten geçiyoruz. Rusya ve Ukrayna bu yıl buğdayı nasıl verecek? Kazakistan bile ithal etmeyeceğini açıkladı. Çözüm olarak hep ithalatı görüyorlar ama çiftçiyi görmüyorlar. İthalat lobileri baskı yapıyor demek ki. Bu şekilde çiftçiyi üretimde tutmak zor. Çiftçi şu anda zarar ediyor. Şakası kalmadı artık bu işin. Patates 10 lira olmuş soğan 7.5 lira olmuş. Üreticinin girdi fiyatları düşmeden raflarda ucuzluğu beklemek hayal olur. Onun için muhakkak mazot, gübre, tohum, elektrik, ilaç ve yem fiyatlarındaki anormal artışlar, üretici lehinde acilen müdahale edilmelidir” dedi. 

REFORM VE PLANLAMA ŞART

Tarımda reform çağrısı yapan Diker, “Hal yasasında kaçaklar var ama üretim planlaması yapılmalı. Köprü yapana garanti veriliyorsa üreticiye de verilmeli. Çiftçinin önüne yol haritası koymak lazım. Bu noktada kooperatifler çok önemli. Aradaki fiyat artışları böyle çözülebilir. Ürün çiftçiden alınırken de sorunlar yaşanıyor. Devlet denetimi olmalı. Çiftçi kuruluşlarının da yer alacağı bir masaya oturulup konuşulması gerekiyor. Kargaşa, kaos var hallerde. Ezilen hep üretici oluyor. Denetim ve kontrol yok. Aracıların insafında her şey. Çiftçiye kazandıran bir sistem değil” diye konuştu.

TOPRAKLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM

Diker’e göre planlama yaparak üretimin önü açılır ve gıda ihtiyacı karşılanır. Diker, “İthalata karşı değiliz ama öncelikle kendi değerlerimize sahip çıkalım. Kendi topraklarımıza, çiftçimize sahip çıkalım. Tedarik zincirleri ve lobilerin peşinde olursanız gıda açığını kapatamazsınız” uyarısı da yaptı.

DİP ZEYTİNLER DEĞER OLUŞTURULDU

Edremit Ziraat Odası Başkanı, son 10 yıldır Ege’de dip zeytinlerin toplanmadığını ancak yaşanan Ayçiçek yağı krizinden sonra dibe dökülen zeytinlerin de değer kazandığını belirtti. Diker şu bilgileri verdi: “Ekonomik değeri oluştuğu için bu yıl dip zeytin toplandı, 45 lira piyasa değeri oluştu. Yemeklik zeytin 9.5 lirayken sezon bittiğinde üretici dip zeytini topladı, 7 liraya verdi. Bu ülkenin değeri bu. Dip zeytinler, farikalarda sıkıldı, çarklar döndü. Katma değer yaratacak çok ürünümüz var ama hep kolaycılığı seçiyoruz.”

KÖYLÜNÜN MALI YURDUN MALI

Diker sözlerini şöyle tamamladı: “Çiftçiyi hor görürsen gıdayı da evinde zor görürsün. Kara lastikli tarlada çalışmazsa, kravatlı şehirde yaşayamaz. Yıllarca hep söyledik ve söylemeye de devam edeceğiz. Köylünün malı, yurdun malı, herkes onu kullanmalı. Çünkü tarımı olmayanın geleceği olmaz. Son yıllarda ithalata verdiğimiz yanlış kararlardan dolayı, Türkiye tarımda üretemeyince, tarımsal sanayide üretemiyor. Böyle olunca politika da üretilemiyor. Onun için çok ciddi bir üretim sorunumuz var. Bu ülke bugün halen tarımda ayakta duruyorsa, birileri alın terini çalışmaya akıtıp üreten bir avuç insanımızın yüzü suyu hürmetine ayakta duruyor.”

‘MAZOTU YATLARA DEĞİL ÇİFTÇİYE VERSİNLER’

Şahinbey Ziraat Odası Ali Çolak da temel sıkıntının girdi maliyetlerinin yüksekliği olduğunu belirterek, “Üretici üretim yapamıyor. Ürün az olursa hal yasası düzenlense bile fiyatlar düşmez. Temel sorun serbest piyasada üreticinin para kazanamaması. Marketler ya da aracılar üreticiden direk alıyor ürünü ama markete gelene kadar o fiyat artıyor. Bunun takip edilmesi, denetlenmesi gerekir. Marketlerle komisyoncular ortak çalışıyor. Çiftçi fiyatları ne belirleyebiliyor ne de takip edebiliyor. Satmaya mecbur. Ya zarar edecek ya da maliyetine satacak.  “Üretici ürününün fiyatını belirleyebilmeli” diyen Çolak, girdi maliyetleri ne olursa olsun üreticinin ürettiğini belirterek şöyle konuştu: “Semt pazarları haftada bir gün açılıyor. ÇKS belgesi olan çiftçiler kalan günlerde de pazarda ürününü satabilmeli. O zaman rekabet olur ve marketler o kadar yüksek fiyata satamaz. Çiftçi aracı olmadan doğrudan marketlere satabilmeli.”

DİKİMLER AZALDI

Bölgede açık sebze yetiştirdiklerini belirten Çolak, “İklim şartlarından dolayı ürünleri dolu vurdu. Ekimler 15 gün gecikti. Çiftçilerle görüşüyoruz, 20 dönüm eken 10 dönüme düştü. Hava kurak, sulama sorunu var. 4 günde bir ürünlerin sulanması lazım. Akarsu yok. Verim yüzde 50 düşecek, pahalılık daha da artacak” dedi.

Çiftçiyi köyde tutmak gerektiğine de vurgu yapan çolak, “Köylerde arazi ekecek köylü bulamayacağız. Ziraat mühendisleriyle üreticileri ziyaret ediyoruz, toplantılar yapıyoruz. Köylerde 55 yaş altı çiftçi yok. İthal çiftçi mi getirelim. Çiftçi kâr etmeli, verilen desteklerle olmaz bu. Verilen destekler üreticiyi tatmin etmiyor. Mazotlar yatlara gemilere değil üreticiye verilmeli. Gemiye vermesen de olur ama çiftçiye vermezsen tarım biter. Tohum fiyatları düşsün. Şehre alışırsa bu köylü bir daha köye dönmez.”

ET FİYATLARI ARTACAK

Dursunbey Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Bulut, bölgede hayvancılık yapan çiftçinin dayanma gücünün kalmadığını belirtti, et fiyatlarının Ramazan ayından sonra daha da artacağı uyarısı yaptı.  Bulut, şöyle konuştu: “Yem 330 lira oldu. Vatandaşın dayanma gücü kalmadı artık. İneklerini kesiyor insanlar, çünkü besleyemiyor. Hayvan sayılarında ciddi oranda azalma var. Önümüzü göremiyoruz. Arpa, buğday fiyatları çok yüksek gerçekten tam destek yapılmalı çiftçiye. Vatandaş yemini kendi üretsin ama maliyetler de yüksek. Adamın traktörü yok. Mazot 20 lira oldu. Hayvancılık çok zor durumda. Ramazan’dan sonra fiyatlar fırlayacak. Türkiye’de hayvan kalmıyor. Önümüzü göremiyoruz. Millet çocuklarını geçinmeleri için şehirlere gönderiyor. Destekler yeterli değil, koyun sürüsü olanlara çobanın BAĞKUR’unu devlet ödemeli.”

KİLİS ZİRAAT ODASI ÜRETİCİLERİ PAZARA DAVET ETTİ

Kilis Ziraat Odası Başkanı İbrahim Kara, sebze üreticilerini ürünlerini kendileri satmaları için semt pazarlarına davet etti.

Kara şunları belirtti: “Pazarda meyve ve sebze fiyatları el ve cep yakıyor. Her zaman olduğu gibi üreten nasırlı eller çiftçilerimiz değil maalesef aracılar kazanıyor. Çiftçi ürününü pazarlamakta sıkıntı yaşayıp emeğinin karşılığını alamaz iken Ramazan ayında üretici ve pazar arasında ki fiyat farkının 8 kata kadar ulaştığını gözlemliyoruz. Fiyatlardaki bu derece artışlar spekülatif faaliyetlerin başladığını göstermektedir. Bu bağlamda tüm sebze üreticilerimizi semt pazarlarına kendi ürünleri satmaları için davet ediyoruz. Çiftçilerimiz kazansın, tüketicilerimiz daha uygun fiyatlara meyve ve sebze alabilsin.”

FİYATLARI BİZ BELİRLEMİYORUZ

Amasya Büyükkızılca köyünde domates üreticiliği yapan Ömer Sarı, ürünlerin tarladan marketlere gidişini ve fiyatların nasıl belirlendiğini anlattı. Sarı, köylerde komisyon evleri bulunduğunu, komisyoncuların da birçok yerde o köyün insanı olduğunu söyledi.  Komisyoncu üreticiyi arıyor, 500 kasa domates istiyor. Bu arada fiyatı üretici komisyoncuya soruyor, üretici belirleyemiyor. Ömer Sarı şu bilgileri verdi: “Domatesi 5 liradan aşağı toplayamıyoruz. Toplamama şansımız yok zaten. Depoda durmaz domates, hemen toplayıp vereceksin. Fiyatı komisyoncu ve tüccar bize söylüyor, ama domates arabaya yüklenince... İster 1 lira ister 2 lira olsun, vicdanlarına kalmış. Komisyoncuların kapılarına tüccarların tırları geliyor. Oradan da Ankara haline gidiyor.” Kim bu tüccarlar diye soruyoruz: “Genelde market sahipleri…”  Ömer Sarı şöyle devam ediyor: “Parayı kazanan tüccar ve marketler. Fiyatları onlar belirliyor. Komisyoncu sadece üreticiden yüzde 12 komisyon alıyor. Ankara’ya kadar sadece mazot parası var ki hepsi hale direk girmiyor, direk markete ya da pazara gidenler var. Kaybeden sadece çiftçi ve tüketici oluyor.”

FATURALARLA OYNUYORLAR

Hal yasasında düzenleme olsa da fiyatların düşmeyeceğini belirten Sarı, serbest piyasa ekonomisini sorumlu tutuyor.  Üreticinin en büyük sıkıntısı ürünün para etmemesi. Sarı, maliyetleri gerekçe gösterenlere de sitem ediyor: “Ben belirlemiyorum ki fiyatları. Maliyeti ne olursa olsun, tüccar kaça alırsa ürünümü vermek zorundayım.”  Üretici Ömer Sarı, taleplerini de şöyle sıraladı: “Çiftçi ürününü direk kendi satsın, pazarına, haline… Fiyatını kendi belirleyecek. Yetkililer de faturaları sıkı denetleyecek. Hal çıkışlarında faturalarla oynuyorlar. 1 liraya giren ürünü 5 lira gösteriyorlar. İyi planlanarak yapılmalı bu işler. Ben 100 ton değil, 10 ton yetiştireyim ama ürünüm elimde kalmasın. Bir taraf ekiyor bir taraf batıyor. Denetimli üretim şart.”

KOOPERATİFLER ÇÖZÜM OLABİLİR

Adana Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, fiyat artışlarında komisyoncunun günah keçisi yapıldığını belirterek şöyle konuştu: “Girdi maliyetleri çok yüksek. Ürün azsa fiyat artar ürün çoksa fiyat düşer. Hallerde fiyatlar belli, fiyatları devlet belirleyecek. Komisyoncu olmazsa bu ürün nereye gidecek? Kim götürecek?  İl ve ilçelerde üreticinin ürünlerinin satılacağı semt pazarları açılsın o halde. Çiftçi kendi malını kendi satabilsin. Narenciye tarladan sıfır liraya çıksa, paketlemesi, işçiliği 2.5 liraya mal oluyor. Ürün direk tarladan hale gitmeli. Tüccara mecbur veriyoruz. Sadece hale, markete değil ki ihracatı kim yapacak?” dedi.   Kooperatifleşmenin önemine de vurgu yapan Doğan, “Kooperatifler olsa keşke. Çukobirlik parça parça satıldı. Yönetilemedi, buralara devlet desteği şart. Türkiye’deki bütün haller derme çatma haller. Otoban kenarlarına kurulmalı. Soğuk hava depoları olmalı. Ürün bozulmamalı. Çiftçi de para kazanmalı.”

SOĞAN TARLADA 24 LİRA ARASINDA

Adana'da turfanda soğanın hasadının sürüdüğünü de belirten Doğan, soğanın kilogram fiyatının boyuna göre 2 ile 4 lira arasında değiştiğini bildirdi. 12 bin 500 dönüm alanda soğan ekildiğini ifade eden Mehmet Akın Doğan, “Soğan hasadı bu sene aşırı yağışlar ve soğuk nedeniyle gecikti. Hasat yapılan erkenci cins. Diğer soğanlarda ise bu ayın sonunda hasada başlanacak. Aşırı yağışlar nedeniyle bu sene soğanın boyu küçük kaldı. Buradan 34 ton arası verim alacağız” diye konuştu. Aydınlık