Üst üste faiz indirimlerine rağmen lira/dolar paritesinde ciddi bir oynaklık olmaması, Merkez Bankası'nın süreci iyi yönetmesi ve ihracatın rekorlar kırmaya devam etmesi Amerikan finans dünyasınca yakından izleniyor. 

Bir görüşe göre ABD'nin 'derin devleti' olan Dış İlişkiler Konseyi de (Council of Foreign Relations CFR) Türkiye'yi mercek altına alan kurumlar arasında. 

CFR'de finansal analist olarak çalışan Brad Setser, Türk ekonomisinin tüm saldırılara rağmen neden güçlü kaldığını masaya yatırdı.

Sosyal medya hesabındaki paylaşımlarında Merkez Bankası'nın SWAP anlaşmaları imzaladığı ülkelere dikkat çeken Setser, "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'dost ülkelerden' finansman temin edebilmesi gerçekten çok etkileyici. Kendileri tam olarak dost olmayan ülkeler bile TCMB'ye büyük meblağlarda borç verdiler" diye yazdı. 

Brad Setser

Merkez Bankası'nın finansal ataklara karşı ana silahı durumundaki dolar rezervinin kaynaklarına bir twit zinciriyle dikkat çeken Setser şu verileri paylaştı:

"Katarlılar Türkiye'ye mevcut 15 milyar dolarlık desteği bir takas hattı aracılığıyla 810 milyar dolar daha artıracak. Yalnız Katar Riyali ile değil ABD Doları ile de Türk Eurobond satın alacaklar. 

Katarlıların eylemi, TCMB'ye 5 milyar dolar mevduat aktarma hazırlığındaki Suudi Arabistan'dan çok daha fazlasını içeriyor. Ruslar ise Türkiye'ye para getirmek için daha dolambaçlı bir yol izlemişti. 

Gazprom, fonları Türk ortak girişimine aktaran Rosatom'a 7 milyar dolar borç verdi. Bu para daha sonra Türk mevduatlarına/dolar bonolarına yatırıldı. Ruslara, Türklerle 5 milyar dolarlık SWAP anlaşması yapan Birleşik Arap Emirlikleri de katıldı. 

Böylece BAE, Türkiye ile 6 milyar dolarlık takas anlaşması yapan Çin'e ayak uydurmuş oldu. Bir de Çin'den geri kalmak istemeyen Güney Kore var. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Kore ile imzalanmış 2 milyar dolarlık takas hattından ekim ayında 780 milyon dolar kullandı. 

Rusya'nın dostu olmayan Azerbaycan da devlet petrol şirketi SOCAR aracılığıyla TCMB'ye 1 milyar dolarlık katkı sağladı. Şimdi ben hâlâ 'adı daha sonra açıklanacak ülkeden' gelen ek 2 milyar dolarlık depoziti çözmeye çalışıyorum. 

Türkiye'nın dış döviz yükümlülükleri, açıklanan likit döviz rezervlerinin yaklaşık yarısına eşit durumda altın hariç. 

TCMB'nin Türk bankalarıyla yaptığı takaslarda (bilanço dışı yabancı para yükümlülükleri) yaklaşık 50 milyar dolar ve yerli bankalara bilanço içi yükümlülüklerinde (bankaların zorunlu karşılıklarının bir parçası olarak dolar mevduatı vs...) 80 milyar doların üzerinde daha var. 

Merkez Bankası'nın döviz yükümlülükleri çok büyük. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde TCMB artık mevduattan 'gerçek' döviz (dolar ve avro) istiyor. Belirtilen rezervler kullanımı zor para birimleriyle (Katar Riyali, BAE Dirhemi) şişirilmiş takaslardan oluşmuyor. 

Görünen o ki Erdoğan Türkiye'nin 40 milyar dolarlık cari açığına göre önemli miktarda yeni fon sağladı."