MUSTAFA İLKER YÜCEL
Feyyaz Öztürk’le görüşmemizin dökümünü yayımlamaya devam ediyoruz. Öztürk bir önceki bölümde Mehmet Eymür’ün İranlı muhalifleri kaçırarak para kazandığını ve Meral Akşener’in başdanışmanı Mustafa Hakan Ünser’in Eymür’ün ekibinden olduğunu iddia etmişti. Öztürk, Berivan Aslan’a planlanan suikastla ilgili de şunları anlattı: “Hakan Ünser ‘Seninle iletişime geçecekler’ diyerek bana bir numara verdi. Onun yönlendirdiği isimler ‘Berivan Aslan’ı vuracaksın’ dedi”.
- Mustafa İlker Yücel (İY): Sizi 7 Kasım’da FBI ve CIA aldı sorguya. O sırada Avusturya istihbaratı neden sizi tekrar gözaltına aldı?
Feyyaz Öztürk (FÖ): Uzlaşmadığım için. Ben orada bildirdim, CİMER kağıdında da bildirdim, bulunduğun yerin adli makamlarına git dediler.
- İY: CİMER’e Avusturya’dan mı başvurdunuz?
FÖ: 2018’de yolladım. O benimle uğraşan grubu durdurdu. Türkiye ve bununla ilgili bir durum olursa bulunduğun ülkenin adli makamlarına git dediler. Ondan sonra bana İstanbul’dan Rahim Türkeş adında polis veya komiser, emniyet istihbarattan birini köprü yaptılar. Ben hiçbir şeyi isimsiz konuşmuyorum. Ben bu şahsa isim ve bilgi veriyorum. Dedim bu çakallar benimle Sırbistan Belgrad’da bir görüşme istiyorlar. O da bir git bakalım dedi. İyi dedim gideyim bakalım. Bir gittik başımıza bunlar geldi. Ben ilk şeyi söylediğimde telefonuma el koydular, pasaportumu verip gönderdiler, telefonumda hiçbir şey yok zaten. 6 gün sonra beni Viyana’da tekrar gözaltına aldılar. Hücre evlerinde, 2 veya 3 tane ev gezdirdiler. Avukat vasıtasıyla gözaltındayım burada, kapıda polisler var.
- İY: Ne kadar sürdü gözaltı süresi?
FÖ: 93 gün. Hiç mahkeme görmedim. İşkenceli sorgu yapıldı. Kameralara çekerek işkence yapıyorlar.
- İY: Ne soruyorlar? Neyin üzerinde duruyorlar?
FÖ: İşkencede asla soru yok. Sorular normal ortamda soruluyor. Cevapları alırlarsa 1 gün sonra işkenceye alınıyorsun.
‘TÜRKİYE’DE FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER VAR’ DEMEMİ İSTEDİLER
- İY: Peki normal ortamda ne soruyorlar?
FÖ: Zaten benim ifadelerimde var. O gazetelere çıkanların hepsi yalan. Şey dediler, dokuzuncu günde avukat geldi dedi ki “Seni serbest bırakacaklar yarın”. Ama dedi ki Alman ve Avusturya istihbaratı, savcı ve psikolog, çünkü ben çok teste sokuldum söylediklerim doğru çıktı, onların şahitliğinde sana teklifte bulunulacak. Viyana’da senin güvenliğini sağlayacağız, yaşam hakkı vereceğiz dediler. Dedim zaten ben İtalyan vatandaşıyım, serbest dolaşım hakkım var. ‘Senden basına Türkiye’de diktatörlük, faili meçhul var vb. demeç vermeni istiyoruz’ dediler. Çok basit bir örgütün hazırladığı bir şey gibi, saçmasapan. Ben dedim öyle bir şey söylemem.
- İY: 2017’de Avusturya’da CİMER’e yazmanızdan sonra, sizi Avusturya istihbaratı 2020 sonbaharında mı aldı?
FÖ: Evet çünkü o tarihe kadar bir sıkıntı olmadı. Belgrad’da buluştuğumuzda bu kadını vur dediklerinde ben bunu bildirdim. Avusturya’ya yasalara uyarak bildirdim. Artı beni zaten Avusturya makamı çağırdı. Benim dışımda 3 kişiyi daha gözaltına aldılar. O kadar saçma bir şey ki, ucuz bir casus filmi gibi, Mustafa Hakan Ünser benimle iletişime geçti durup dururken. Karadağ’daydım. Bana adres verdi, daha doğrusu numara, seninle iletişime geçecekler dedi.
- İY: 2020 mi?
FÖ: Yakalanmadan önce, 2020’nin Nisan ayı falan.
‘İZZET ÖZAVCI’YI GÖNDERDİLER’
- İY: Mustafa Hakan Ünser bir anda temasa geçti, öyle mi?
FÖ: Evet, Graz’daydım, oradan Linz’e geçmemi istedi. İzzet Özavcı falan o da teşkilattan…
- İY: Mustafa Hakan Ünser teşkilattanım mı dedi?
FÖ: Ben zaten çok iyi tanıyorum onu.
- İY: 80’li yılların içindeki ekipten mi?
FÖ: Yok o Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yaptı, Azmi’den sonra. O son zaten…
- İY: Siz onun teşkilattan olduğunu biliyor muydunuz Mustafa Hakan Ünser’in?
FÖ: Azmi tanıştırdı beni. Mustafa Hakan Ünser, Adnan Özcan, İrfan Özcan, bunlar Rüzgar Güvenlik diye Azerbaycan’da başlayan bir hareketti. Yusuf Ziya Arpacık’ın gittiği o ilk AzerbaycanErmenistan şeyinde… Bir ofis kurdular bunlar Tunalı Hilmi’de. Yeşil falan gelirdi, bir kere gördüm, o zaman HavzaMerzifon’da bir arazi sorununda aracı olarak gelmişti. Mehmet Ağar bastırdı bunların bürosunu. 97 veya 98’ti. Ankara Emniyeti önlem aldı. Sonra İrfan Özcan, Adnan Özcan’ı ayrı tuttular. Galiba bir müteahhide çökme olayı varmış...
- İY: Mustafa Hakan Ünser çökme işinin içinde mi?
FÖ: Tabii canım. O her zaman içinde. Devlet Bahçeli bunlardan kurtularak önemli bir iş yaptı. Bunların hepsini attı. Şimdi İyi Parti’de karşıma çıkıyorlar. Linz’e gönderildim. Mustafa Hakan Ünser tarafından.
- İY: Feyyaz Bey, Mustafa Hakan Ünser tarafından gönderildim dediniz. Teşkilattan ve size talimat vermiş konumda olmuyor mu böyle?
FÖ: Hayır. Bir eve gönderildim, ‘Ülkücü dostlarımız var’ dedi.
‘TEŞKİLAT BÖYLE ÇALIŞMAZ’
- İY: Siz 90’lı yıllardan Mustafa Bey’le tanışıyorsunuz, 2020’de sizinle yeniden temas kuruyor.
FÖ: Berivan Aslan’ın adını ilk kez bu şahıslardan duydum ben. O da saçmasapan bir adam, dedi bu kadının kafasını atmak lazım. Öyle kaldı zihnimde yani isim olarak, nisan ayı. Sonra ağustos sonu veya eylül başı Belgrad’da kendine Uğur diyen, teşkilattan diye tanıtan kişi de aynı kadının adını verince birden rota göründü. Ben Mustafa Hakan Ünser’le görüştüm. Bana dedi ki “Anksiyetemi azdırıyorsun Feyyaz. Benimle telefonda böyle konuları konuşma!” Ondan sonra iş ilginçleşti. Ben bunların teşkilattan olmadığını şöyle anladım: Ben bir tetikçi değilim. Hiçbir teşkilat sanmıyorum, başka ülkeye seni çağırıp hedefin adını söylesin. Hedefin adı verilmez. İzci vardır, gider araştırmasını yapar, sen Viyana’da falan adresine git bekle der. Bir adam gelir der git şunu vuracaksın, ismini bile bilmezsin vuracağın şahsın. Bunlar bana orada Berivan Aslan’ı vuracaksın, ölmese de önemli değil…
- İY: Mustafa Hakan Ünser niye sizden böyle bir şey istiyor?
FÖ: O doğrudan böyle bir şey istemedi. Gönderdiği kişi adını telaffuz etti. Gönderdiği kişi İzzet Özavcı. Daha sonra Türkiye’de sıkıntı yaşadığım ekipten, daha sonra kendini Uğur diye tanıtan şahıs ki ben onun teşkilattan olduğuna inanmıyorum, o da aynı kadının adını verince, öldürülecek en azından yaralansın deyince bu ikisinin bağlantısı çıktı. Gittim, iş ciddiye bindi. Almanya karıştı.
- İY: Mustafa Hakan Ünser niye bu kadının peşinde?
FÖ: Hiçbir bilgim yok.
- İY: Mustafa Hakan Ünser’in malvarlığı nereden geliyor?
FÖ: Mustafa Hakan Ünser matbaa işine girdi Azerbaycan’da. Hatta Aliyev’i falan lekelediler o dönemde. Devletin bütün baskı, matbu işlerini bunlardan aldı. Azerbaycan’da da bunlara kanal açan Osman Hattat’tır.
- İY: Teşkilattan mı Osman Hattat?
FÖ: Yok, Hattat ailesinin olmadığı yer yok. Ben onu en son 2000’li yıllarda gördüm Etiler’de ofisinde. Benimle bir sorunu yok. Bir de evine gitmiştim. Kandilli tarafında bir yalısı vardı ya da küçük kardeşi Emrah’ın da olabilir.
BAHÇELİ YANLARINA SOKMADI AKŞENER ALDI
- İY: Mustafa Hakan Ünser, Meral Akşener’in yanına nasıl yerleşti?
FÖ: Bilmiyorum, bunları Devlet Bahçeli ocaklardan içeri sokmazdı, bırakın genel merkezi falan.
- İY: Niye sokmadı içeri?
FÖ: Valla bilmiyorum. Kongrede kazandıktan sonra attı hepsini, kapıdan giremedi bu ekip.
- İY: Bu ekibin Enver Altaylı’yla ilişkileri nasıldı?
FÖ: Enver Altaylı, Almanya’da gıda işiyle uğraşıyordu. Hayal meyal oradan hatırlıyorum.
- İY: Mustafa Hakan Ünser ve Enver Altaylı bağıyla ilgili neler söyleyebilirsiniz?
FÖ: Vardır, ben bilmiyorum da onların bağının olmadığı kimse yok.
‘HAKAN YAPAR ABİLERİ TEMİZLER’
- İY: Neden vardır dediniz?
FÖ: Bunlar bir ara şeyden sıkıntı yaşadılar, bulundukları ofis MİT’in ofisi diye lanse edildi. Siz de MİT’i iyi biliyorsunuz. Teşkilatın bu insanlarla işi yok aslında. Bunlar bir tane mensup bulurlar. Onun çevresinde ofisler açılır. Bir anda devletin yerine koyarlar kendilerini. Ama bunların mutlaka son noktaları Eymür ya da Hiram Abas gibi birileri olur. Bir yere dayanırlar ve onun ismiyle yürürler. Beni mesela 2002’de Perpa’da birileriyle görüştürdü Mustafa Hakan Ünser. Amerika’daydım, Çeçen diye tanıttı adamları. Ben de Çeçenler hakkında biraz bilgi sahibiydim. Sorduğum soruların hiçbirine cevap alamadım. Biz Amerika’ya havyar getiriyoruz dedi. Basit bir ticaret gibi görünen iş. Ondan sonra bunlar beni Moskova’ya davet etti. Hakan dedim ne oluyor? Çünkü bu Moskova’yla ilgili benim başka bir olayım daha var. Sonra Hakan’ın birtakım sıkıntıları oldu, Azerbaycan’a gitti. Hakan başına geldi mi bunu yapar, uzaklaşır, Kıbrıs’a kaçar, Azerbaycan’a kaçar. O arada abileri temizler ortalığı.
- İY: Abiler kim?
FÖ: Genelde MİT’ten çıkar bunun abileri.
‘ŞEYH NAZIM KIBRISİ İNGİLİZ AJANIYDI’
- İY: Mustafa Hakan Ünser’in Enver Altaylı’yla bir bağı var mı?
FÖ: Bilmiyorum o konu hiç geçmedi. Bunlar Asil Nadir’le çok yakınlardı. Azmi de olsun… 1997’de bir otelde kaldık. Şeyh Nazım Kıbrısi vardı. Vefat etmiş. İngiliz ajanıydı. O dönem Enver Bahçeci mi çok iri yarı bir çocuk vardı. Milliyetçi bir insan mı diyeyim… Ben de sütten çıkmış ak kaşık değilim ama bu İngiliz ajanlarıyla, Rus ajanlarıyla hiçbir zaman bir arada bulunmadım. Afrika’dan Asya’ya çok istihbarat teşkilatıyla iş de yaptım.
Ama bu vatan hainliği değil, ben askeri ve siyasi istihbaratçılık yapmadım, daha çok organize suçlar. Kıbrıs’ta gidip mal mülk edinmiş tipler. Konuşalım dendi. Yine başka bir firma var Samsun’da… 1 Ağustos 2009, ben Samsun’da bir fabrikaya gittim, sahibini ayağından vurdum. Normalde tutuklanmam lazım değil mi? 1,5 saat jandarma karakolunda tutuldum ve bırakıldım. Neden? Dosyası bile yok. Adam yaralı, hastanede kaydı var. Bana sadece silahtan para cezası… Adam kazayla patladı dedi.
‘FETHULLAHÇILAR ARACIMI KURŞUNLADI’
- İY: Neden öyle dedi? FETÖ’nün emniyeti yönettiği dönemden bahsediyorsunuz...
FÖ: İşte Fetullahçılara buradan geliriz. Beni tahsilat için gönderdiler. Oraya gidip müzelerin resmini çekmeye değil. 960 bin avro alacağı için gönderildim, Fetullahçı bir grup. Gittim ve karşıma çıkanlar ajanlar. Oturdular bana iş teklif ettiler. Moskova’dasın, ‘ben tabi bakarız’ dedim kaçtım. Bana mail.ru mu ne bağlantı adresleri verildi. Sonra bu firmayla ilgili bir sorun yaşadım, onlar bana unut dedi. Sonra ben yalnız kaldım. Sonra Amasya ve Tokat’a MİT geldi, beni kimliklerle kaldırdılar, minibüse soktular, hırpaladılar hafif. Ben ne yaptım? Yeni Mahalle’ye gittim 2009’da, hemen olayın ertesinde. Akşama kadar beklettiler beni, dinlediler, tamam olayı biliyoruz, sana bir şey olmayacak dediler. Ama bu önemli. Fetullahçılarla en büyük temasımdı. Fetullahçılar 3 ya da 4 Aralık 2003’te Petrol Ofisi’nin önünde aracımı kurşunladılar, ben içindeyken. Bütün kayıtlar var.
RUSYA’YA EROİN POMPALAYABİLİR MİSİN?
- İY: Niye kurşunladılar?
FÖ: Tartışma yaşadık. Fetullah’a ana avrat küfrettim. DEA (ABD’nin Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi) bünyesindeyim o zaman. Ama DEA bunu reddetti, İstanbul’da çalışmamıştır dedi. Kimse demiyor Feyyaz Öztürk yalancıdır, sahtekardır. Cumhurbaşkanlığı şöyle açıklıyor: Türk istihbaratında görev almamıştır. Amerika diyor ki İstanbul’da çalışmamıştır. Ben bunların hepsini anlattım, komisyonlara gittim, Meclis’e gittim. Denizli Milletvekili Ahmet Ersin’le görüştüm. Emniyetteki Fetullahçılar bana şu görevi verdiler: Senin Afganistan’daki eroin bağların güçlü. Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan özellikle, Rusya’ya eroin pompalayabilir misin? DEA’nin sözcüsü John Boses bir şey yapmadı, benim çalışma arkadaşım. 1967 doğumlu Lübnan asıllı Katolik Ermeni. Tepebaşı’ndaki konsolosluğa girip çıkarken görüşürdüm.
- İY: Bunu söyleyen Fetullahçılar mı?
FÖ: Emniyet istihbaratçılar. O zaman ‘Mehdi’ydi işte. Ben o.. ç.. dediğim için kurşunladılar hiç öyle 35 gün de beklemediler. Sen oradakilerle bağlantıya geç dediler: Rusya, Nurcu diye kovmuş bunları, yurtlarını kapatmışlar. Ben bunları reddettim, tüm makamlara bildirdim. O tarihlerden sonra Sibirya bölgesinde 12 dolara insanlara eroin ulaştırdılar. Sibirya bölgesi, sınır korkunçtu. Moskova’da o kadar eroin yok. Genelde büyük illerde olur, onlar taşrayı duman ettiler, tonlarca eroin girdi.
- İY: Mustafa Hakan Ünser’in Meral Akşener’in danışmanı olmasını neye bağlıyorsunuz?
FÖ: Azmi, Ülkü Ocakları Genel Başkanı olduğunda bana şunu dedi: MİT’teki abilerinin sayesinde ama ellerinde çok belge olduğu için…
- İY: Mustafa Hakan Ünser için mi diyorsunuz?
FÖ: Tabi hepsi aynı kadro. MİT’e çok yakınlardı.
MUSTAFA HAKAN ÜNSER’E SORDUK
Feyyaz Öztürk’ün iddialarını İyi Parti Kurucular Kurulu Üyesi, Akşener’in danışmanı Mustafa Hakan Ünser’e sorduk. İşte o görüşme:
- Feyyaz Öztürk’ü tanıyor musunuz?
Tanıyorum.
- Nereden tanıyorsunuz?
Çok eskiden.
- Ne kadar eskiden?
Öğrencilik yıllarından
- Bir kurumda mı tanıştınız veya siyasi mücadele içerisinde mi?
İstanbul’da. Ülkü Ocakları’na gelip giderdi. Sultanahmet’te halı satardı oradan da tanırdım.
- En son ne zaman görüştünüz?
Çok oldu. 1015 sene olmuştur.
- Öztürk, 2020’nin Nisan ayında görüştüğünüzü belirtiyor.
Valla… Sıkıntıda olduğunu, yolda kaldığını, para göndermemi rica etti, ailesine yardımcı oldum herhalde…
- O zaman iki sene önce de görüşmüşsünüz.
Telefonla görüştüm. Pandemi döneminde. Yurtdışındaymış.
- Mehmet Eymür teşkilattayken, Eymür’le bir ilişkiniz var mıydı?
Yoktu.
- Feyyaz Öztürk aynı ekipten olduğunuzu söylüyor? Eymür’ün adamı olduğunuzu ifade ediyor.
Feyyaz’ın ciddi bir akıl sağlığı sorunu olabilir. Son görüştüğümüzde hissetmiştim.
- Nasıl bir rahatsızlık?
Şizofreni bile olabilir…
- Şizofreni dediğinizi mi yazalım?
Teşhis koyacak değilim ama çok ciddi rahatsızlığı var gibi… Devreleri yakmış gibi konuşuyor…
- Enver Altaylı’yla bir ilişkiniz var mı?
Yok.
- 1998 yılında bir müteahhitle bir davanız oldu mu? Bir ‘çökme’ olayına karıştığınızı söylüyor.
Olmadı öyle bir olay.
- Berivan Aslan’ı tanıyor musunuz?
Tanımam.
- Anksiyete rahatsızlığınız var mı?
Yok
- Feyyaz Öztürk’e bir görüşmenizde ‘Anksiyetemi azdırıyorsun Feyyaz’ demişsiniz.
Evet lafın arasında söyledim. Çünkü abuk sabuk konuşuyordu.
- Berivan Aslan’ın öldürülme talimatını sizin, görevlendirdiğiniz bir kişi üzerinden verdiğinizi iddia ediyor.
Olmadı böyle bir olay.
- İzzet isimli biri üzerinden talimat verdiğinizi söylüyor.
Yok böyle bir şey. Siz haber yapmadan önce uyarıyorum, dikkatinizi çekmek istiyorum. Feyyaz’ın akıl sağlığından şüpheleniyorum.
YARIN DEVAM EDECEK