Karar Gazetesi yazarı Yusuf Ziya Cömert, SEKAM’ın araştırmasını ele alan bir yazıyı kaleme aldı. Cömert, “15 Temmuz, gençleri milliyetçi yapmış” başlıklı köşe yazısında, “Denekler arasında ‘Ülkücü’ kimliğini kendisine uygun görenlerin oranı 15 Temmuz’dan önce yüzde 29,30 iken, 15 Temmuz’dan sonra 37,5’a çıkmış” dedi.
Karar Gazetesi yazarı Yusuf Ziya Cömert köşesinde şunlara yer verdi;
Birkaç ay önce, sponsorları arasında SEKAM’ın da bulunduğu bir kısa film yarışmasının tanıtım programına katılmıştım.
Orada SEKAM’ın yönetim kurulu başkanı Prof. Dr. Burhanettin Can’la kısa da olsa sohbet etme fırsatı buldum.
SEKAM’ın açılımı Sosyal Ekonomik ve Kültürel Araştırmalar Merkezi.
Zaman zaman dikkat çekici kamuoyu araştırmaları yapıyor.
Sohbet sırasında Burhanettin Hoca yeni bir araştırma yaptıklarını, araştırmanın neticelerini yakında paylaşacaklarını söyledi.
Geçen hafta bir kitap halinde geldi araştırma.
Ana başlığı, ’15 Temmuz Askeri Darbe Girişiminin Öncesi ve Sonrasında Gençliğin Durumu.’
Araştırmada Prof. Dr. Celalettin Vatandaş, Prof. Dr. Mete Doğruer ve Doç. Dr. Hasan Güllüpunar’ın da imzaları var.
Aslında araştırma 15 Temmuz’dan önce başlamış. Fakat SEKAM, aynı konuları 1380 civarında yeni ‘denek’e sorarak 15 Temmuz öncesiyle sonrası arasında bir kıyaslama yapmak istemiş.
İlk anketle sonraki anketin denekleri aynı olmadığı için yüzde yüz isabetli bir değerlendirme yapılması zor.
Ama mutlaka bir fikir verir.
Ben, tabii ki araştırmanın bütün sorularını burada gösteremem. 658 sayfalık bir kitap, nasıl göstereyim?
Sadece ilgimi çeken konulardan bir kaçına temas edebilirim.
‘İslamcı kimliğini kendinize ne kadar uygun buluyorsunuz’ sorusuna 15 Temmuz’dan önce gençlerin yüzde 52,3’ü ‘Bana uygun’ diye cevap vermiş.
15 Temmuz’dan sonra bu oran yüzde 44,5’a düşmüş.
‘Bana çok uygun’ diyenler de yüzde 27’3’ten yüzde 17,8’e gerilemiş.
Gerileme dikkat çekici. Fakat itiraf edeyim, ben Türkiye’de ‘İslamcılık bana uygun’ diyecek gençlerin bu kadar çok olduğunu tahmin edemezdim.
İster istemez, araştırmada muhafazakar gençlerin ağırlıklı temsil edilmiş olabileceğini düşündüm.
Aynı gerileme ‘Dindar’ kimliğinde de geçerli.
‘Dindar kimliği bana uygun’ diyenler yüzde 46,4’ten yüzde 34,2’ye inmiş. ‘Bana çok uygun’ diyenler de yüzde 30,6’dan yüzde 19’a.
Demek, gençlerin kayda değer bir kısmı dini kimlikle arasına bir mesafe koyma ihtiyacı hissetmiş.
Milliyetçiliğe dair veriler daha ilginç.
Burhanettin Hoca, o günkü sohbetimizde gençliğin 15 Temmuz’dan sonra ‘milliyetçileştiğini’ söylemişti.
Denekler arasında ‘Ülkücü’ kimliğini kendisine uygun görenlerin oranı 15 Temmuz’dan önce yüzde 29,30 iken, 15 Temmuz’dan sonra 37,5’a çıkmış. ‘Çok uygun’ diyenler de 16,1’den 28,80’e.
Milliyetçi kimliğinde de neredeyse aynı artış.
36,3’ten 42,6’ya.
Bunlardan ne anlamamız lazım?
Dindarlıkla, İslamcılıkla arasına mesafe koyma ihtiyacı hisseden gençler 15 Temmuz’un etkisiyle milliyetçiliği daha güvenli bir alan olarak görmeye başlamış olabilir.
Araştırmacılar, ‘milliyetçilik’ olgusunu ‘Türk milliyetçiliği’ şeklinde ayrıca incelemiş.
‘Türk Milliyetçiliği’ söz konusu olduğunda ‘Bana çok uygun’ diyenler (yüzde 54,9) ‘Bana uygun’ diyenlerin (24,7) iki katından fazla.
Fakat toplamda bir artış yok.
Araştırmacılar, bu verilerin gençlik açısından ‘kavmiyetçiliğe yönelme’ riski içerdiğini belirtiyor.
Bütün bu sonuçlar, kendilerini ‘milliyetçi’ olarak tanımlayan (MHP ve İyi Parti toplamı) siyasi partilerdeki oy artışını AK Parti’deki milliyetçiliği izah ediyor mu?
Evet, kısmen ediyor.
Kısmen deyişim, bu sonuçları sadece 15 Temmuz’a değil, politikadaki milliyetçilik söylemine ve milliyetçiliğin uluslararası alandaki yükselişine de bağlamak gerektiğini düşündüğümden.
Ayrı partilere de oy verseler, ‘milliyetçi’ taban yüzde 40’ı geçiyor.
(HDP’nin de bir başka çeşit milliyetçiliği temsil ettiğini düşünürsek oran daha da yükselir.)
‘Laik’ kimlikte de kayda değer bir artış söz konusu. ‘Çok uygun’ diyenler 36,6’dan 43,7’ye, ‘uygun’ diyenler 37,5’tan 42,9’a çıkmış.
Muhafazakarlığın bu kadar yüksek tespit edildiği bir toplum kesitinde laikliğin bu ölçüde benimsenmesi, 28 Şubat dönemindeki laiklik kavramının yumuşadığına delalet olabilir.
Dini cemaatlere güven ne durumda?
Deneklerin yüzde 38,7’si ‘Tüm dini cemaat ve gruplara güvenim sarsıldı’ diyor.
‘Bazılarına güvenim sarsıldı’ diyenlerin oranı yüzde 37,3.
‘Sadece Fetö’ye güvenim sarsıldı’ diyenlerse yüzde 24,1.
Burhanettin Bey’e, keşke deizmi de sorsaydınız dedim. Lafı çok ediliyor ama, deizmle ilgili sağlam bir veri yok kimsenin elinde.
Bana hak verdi. Belki bir dahaki sefere sorarlar.”