'MENGİ AMİRALLERİ KAFALAMAK İÇİN MONTRÖ’YÜ KULLANMIŞ'
KURTULUŞ TAYİZ/AKŞAM
Muhtırayı hazırlayan ve son halini veren Tuğamiral Ergun Mengi'nin, emekli Amiral Ali Yüksel Önel'e gönderdiği bir cep mesajında "Montrö"nün bildiriye nasıl, ne amaçla girdiği açıklığa kavuşuyor.
"Montrö de nereden çıktı" şeklinde gelen bir itiraza Ergun Mengi bakın şu yanıtı veriyor: "Komutanım, grupta uzlaşı çok zordu. Bu nedenle Montrö bahanesiyle bir bildiri hazırlayayım dedim. Çok haklısınız ama burada Montrö'yü araç olarak kullandık. Esas endişemiz son 3 paragrafta, anlarlarsa eğer."
Söz konusu metinde yapılan "vatan, millet, Montrö" edebiyatının aslında bir "bahaneden" ibaret olduğu böylece netleşiyor! Evet, "Montrö bildirisi" dendiğinde daha havalı oluyor!Hatta kabul edelim ki, "Montrö" dendiğinde bildiri daha milli duruyordu?
Daha karakterli, daha ciddi, daha bir dikkate alınır hale geliyor! Fakat Mengi'nin sözleri diğer imzacı amirallerde eminim şok etkisi yaratmıştır. Adam, koskoca, yaşlı başlı amiralleri kafalamak için Montrö'yü kullanmış! Bundan daha kötüsü olamaz herhalde.
ERKİN’İN ANLAYAMADIĞI: KUMPASLARIN DA EMEKLİ BİLDİRİSİNİN DE HEDEFİ VE MERKEZİ AYNI!
AYTUNÇ ERKİN
Emniyet Genel Müdürlüğü, 2007 yılında ‘ulusalcılığı', “aşırı sağ faaliyetler” başlığı altında terör kapsamına aldı. Ve bugün… 104 amiralin duyurusuna ‘darbe kokan bildiri' diyen kesim (özellikle gazeteciler) ‘Yeni bir Ergenekon' için hamle yaptı ve Taraf Gazetesi gibi çığlıklar attı: “Büyütün bu operasyonları, daha fazla isme gidin vs…”
Peki ne oldu? Altı boş olan bir iddia! İlerisi için ne yapıldı? Bunu da deneyimli gazeteciyazar Toygun Atilla 4 Nisan pazar sabahı sosyal medya hesabından paylaştı: “Geçmişte FETÖ mağduru olan ve ‘ulusalcı' olarak fişlenen ne kadar subay varsa önümüzdeki dönem ya tasfiye edilecek ya da pasif görevlere atanacak.” Yani… 104 amiral operasyonu, ABD'nin Kemalistlerle hesaplaşma sürecinin devam ettiğini ve bu sürece alet olan kesimin ‘yeni Ergenekon' operasyonları hevesinde olduğunu ortaya çıkardı!
KARAR YAZARI RAHATSIZ
AKİF BEKİ/KARAR
104 emekli amirale, ortak açıklama yaptıkları için "Anayasal düzene karşı suç işlemek üzere anlaşmak" maddesinden soruşturma açıldı. Geçen hafta pazartesi 10'u gözaltına alındı. Gözaltı süreleri uzatıldı. O arada aleyhlerinde somut suç delili arandı. Önce asıp sonra idam fermanı çıkarmak gibi, istim arkadan yetiştirilecekti. Ancak 8 gün sonra polisteki sorguları tamamlandı. Bu pazartesi nihayet savcılığa çıkarılabildiler. Savcılık ifadeleri ise toplam 4 buçuk saat sürdü. Ve hepsi adli kontrolle bırakıldılar. O arada ailelerine darbe çağrışımı, iması ve tehdidinden soruşturulma korkusu yaşatıldı. Burunları sürtülmüş ve fiilen cezalandırılmış oldular. Yani tutuklu yargılamanın bir yargısız infaz yöntemi olmaktan çıkarılması beklenirken...Gözaltı bile bir önden cezalandırma gibi kullanılmış kadar oldu.
AKAR: YUNANİSTAN BOY VE KİLOSUNA UYGUN DAVRANSIN
MEHMET ACET/YENİŞAFAK
Atina’dakiler, Avrupa Birliği üyesi olmanın avantajını, ABD’den aldığı desteği, ‘yaygaracı’ bir dile dönüştürmekte pek bir mahirler.O nedenle, dikkati elden bırakmamak gerekiyor. Geçen hafta Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’la yaptığımız sohbette, kendisinin Yunanistan ile ilgili söylediklerini ilgi çekici bulmuştum.
O sözlerden şu alıntıyı yapalım: “Yunan komşumuzdan başkalarına güvenerek nara atmamalarını, kendi boy ve kilolarına uygun davranmalarını bekliyoruz. Yunanistan’ın ekonomik durumu malum. Dünyanın parasını silahlanmaya harcayarak en büyük zararı kendi halkına veriyor. Silahlanma yarışına girmeleri matematiksel olarak yanlış. 35 silah, uçakla bu denklem değişmez. Biz hak, alâka ve menfaatlerimizi korumakta kararlıyız, azimliyiz ve buna muktediriz. Ama bunu söylemek tehdit değil. Diğer yandan da konuşalım diyoruz, bu da acziyet değil.”Ekonomik krizi atlatamayan ve ülkenin varlıklarını satmaya devam eden Yunan yönetimi, daha yenilerde Fransa ile milyarlarca dolarlık savaş uçağı anlaşması yaptı.Bakan Akar yukarıdaki sözleriyle dolaylı atıfla bu noktaya da dikkat çekiyor, böyle üç beş uçakla, güç dengesi Yunanistan lehine değişmez diyor.
ÇALIŞLAR’DAN HDPCHP İTTİFAKINA TAM DESTEK!
ORAL ÇALIŞLAR/POSTA
Seçmen şunun da farkında: İmamoğlu’na verilen oy, yalnızca CHP’nin hanesine yazılmıyor. Bu oy, ortak bir hedefi simgeliyor. Bu konuda tarafların özenli, hesaplı davrandıkları söylenebilir. Şimdiye kadar, kimse kimseyi dışlamadı.
Sorumluluğu sadece CHP’ye yüklemek, gerçekçi değil. HDP’nin de adımlar atması şart. Ortalıkta dolaşan ‘CHP’li milliyetçi seçmen’i HDP’yle işbirliğine ikna etmek için Kılıçdaroğlu’nu göreve çağırmak fikri de anlamsız geldi. Gerçek şu ki partileri değiştiren, siyasi yönelimini belirleyen asıl dinamik seçmendir... Parti yönetimleri, seçmene paralel olarak siyaset oluşturuyor.
Karşılıklı bir etkileşimden söz edilebilir. Demokrasiyi öncelik sayan, batıyla ilişkileri düzeltmekten yana olan, ekonomiyi önemseyen bir seçmen kitlesi oluşuyor. Bu seçmen de muhalefet liderleri gibi 50 artı 1’e ihtiyaç olduğunun farkında. Bu nedenle ittifakın kıymetini bilen bir seçmenle birlikte değişmez sanılanların değiştiğine tanık oluyoruz.