Kurtuluş Savaşının başladığı yıllarda cephedeki askerleri coşturacak, onların morallerini yükseltip manevî duyguları güçlendirecek bir millî marşın hazırlanması düşüncesi gündeme geldi.
Bunun üzerine ödüllü bir yarışma açıldı ve durum tüm yurda duyuruldu. Yarışmaya 724 şiir katıldı. Değerlendirme komisyonu şiirlerin tamamını inceledikten sonra altı tane şiir, millî marş olmaya aday olarak belirlendi, diğerleri elendi. Ancak yapılan ayrıntılı incelemede seçilen altı şiirin de, millî marş olma özelliği taşımadıklarına karar verildi.
Mehmet Akif’e teklif götürüldü
Millî marşın yazılması için Mehmet Akif Ersoy’a teklif götürüldü. Oysa Akif, yarışma açıldığında da katılmak istemiş, ancak ucunda para ödülü olduğu için bundan vazgeçmişti. Çünkü o, vatan için yazılacak bir millî marş için para alınmaması gerektiğini düşünüyordu. Onun için bu bir “vatan görevi”ydi.
Bu nedenle isteksiz olan Akif’e, dostlar devreye sokularak bir daha teklif götürüldü ve ikna edilmeye çalışıldı. Mehmet Akif, para ödülünü yardım olarak bağışlama şartının kabul edilmesinin ardından, marşı yazmayı kabul etti ve “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!” diye başladı İstiklal Marşını yazmaya. şiiri 48 saatte yazan Akif’in, 10 kıtayı yazarken kâğıdının bittiği ve mürekkep ile duvarlara yazarak şiiri tamamladığı dahi söylenir. Akif, bu 48 saat içinde yazdığı şiiri, imzasız bir şekilde gerekli mercilere iletir.
1 Mart 1921 günü Meclis oturumunda dönemin Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, kürsüde Akif’in yazdığı şiiri okudu. Seçim için son sözün Meclis’e ait olduğunu söyledi Tanrıöver. Tam 12 gün sonra, 12 Mart 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi yeniden toplandı. Yapılan seçimde Akif’in 20 Şubat 1921’de yazdığı ve “Kahraman Ordumuza” başlığını taşıyan şiiri, büyük çoğunluk tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisinde İstiklal Marşı olarak kabul edildi.