DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, FETÖ’nün İzmir kumpasıyla hedef aldığı dönemin Hazine bürokratları hakkında soruşturma izni vermesinden dolayı pişmanlık duyup duymadığı sorusuna ‘Hukuk devletine yakışan ne varsa o yapılmıştır. O konuda ben çok rahatım’ yanıtını verdi.

VERYANSIN TV

Cüneyt Özdemir’in YouTube kanalına konuk olan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a İzmir Askeri Casusluk davasıyla ilgili şöyle bir soru yöneltildi:

“İzmir Askeri Casusluk ve Şantaj davası nedeniyle pek çok üst düzey bürokrat sizin soruşturma izni vermeniz dolayısıyla görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Gerek Hazine Müsteşarlığı gerekse Merkez Bankası’nın gelecek vaadeden bir nesli bu davadaki suçlamalar yüzünden kamuya küstü. Pek çoğunun suçsuzluğu da bugün kanıtlandı. Bu yüzden kendinizi suçlu hissediyor musunuz?”

‘BUNLAR EPEY GEÇMİŞTE KALAN KONULAR’

O dönemle ilgili konuların yargıya intikal ettiğini, savcılığın bazı konularda takipsizlik kararı verdiğini, bazı dosyaları da kapattığını belirten Babacan, “Bu süreçle ilgili Hazine üst yönetiminin belli ithamlarla, iddialarla karşı karşıya kaldığı bir dönemi gördük ama ne var ne yoksa bu iddiaların asılsız ve mesnetsiz olduğuna hükmedildi ve bunların hepsi kapandı” dedi. “Bunlar epey bir geçmişte kalan konular” diye de ekledi.

Devamında Cüneyt Özdemir’in soruları ve Babacan’ın yanıtları şöyle:

C.Ö.: Keşke soruşturma izni vermeseydim dediğiniz oluyor mu?

A.B.: O gün itibariyle hukuk devletine yakışan neyse o yapılmıştır. Devlet yönetiyorsunuz, kurallar ve kurumlar çok önemlidir. Kurallar ve kurumlar iyi çalışmalıdır ve o günkü şartlarda hukuk devletine yakışan ne varsa o yapılmıştır. O konuda ben çok rahatım.

C.Ö.: Ama bugün ortaya çıkıyor ki yanlış yapılmış. Pek çok insanın suçsuz yere hapse girdiğini görüyorsunuz.

A.B.: Süreç çok önemlidir. Nihayetinde karar yargınındır. Önemli olan süreçleri, devlet mekanizmalarını doğru işletmektir ve her kurumun üzerine düşeni kendi yapmasıdır. Her kurum üzerine düşeni yapmıştır. Yargı da kendi üzerine düşeni yapmıştır.

ERGENEKON GÖZALTILARIYLA İLGİLİ SÖZLERİ

Cüneyt Özdemir, Babacan’ın 2011 yılında Ergenekon kumpası kapsamında gazetecilerin gözaltına alınmasından sonra yaptığı bir açıklamada “Gazeteci olmak, basın mensubu olmak farklı bir dokunulmazlığı beraberinde getirmemeli” sözlerini de sordu.

‘MÜNFERİT OLAYLAR…’

Babacan, “İster adı Ergenekon olsun, ister Balyoz, ister FETÖ yapılanması olsun. Bunların öncelikle bağımsız tarafsız bir yargı tarafından ele alınması lazım. Yargı eğer bağımsız ve tarafsız değilse bu konular aradan 1020 yıl geçer yine konuşulur. Burada münferit olaylardan hareket ederek bir sonuç çıkarmak çok zor” ifadelerini kullandı.

Özdemir’in “Pişmanım demek o kadar zor mu.. Keşke bu cümleleri kurmasaydım, tıpkı bugün olduğu gibi basın özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne daha fazla zaman ayırsaydım demek zor mu? İçinizden gelmiyor mu böyle bir şey hiç?” sorusuna karşılık Babacan şöyle yanıt verdi:

“Ben gördüğüm bütün sorunları bütün ortamlarda dile getirdim. Devlet içi aile içi meselesini gidip dışarda şikayet etmedim. Hep içerden düzeltmenin mücadelesini verdim…”

KUMPAS MAĞDURU BÜROKRATTAN BABACAN’A YANIT

Babacan’ın sözlerine İzmir Askeri Casusluk kumpasıyla hedef alınan Hazine bürokratlarından Ömer Faruk Cenk’ten bir açıklama geldi. Cenk, Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı:

“Ali Babacan, kendisine bağlı kurumlarda onlarca bürokratın İzmir Casusluk Kumpası’na maruz kalması karşısında meslekten iki kez ihraç edilen sözde savcı Zafer K.’ ya soruşturma izni vermesi konusunda ’pişman degilim’ demiş.

Yargı sürecinin işleyişine engel olmak istemeyen bir kişi samimi ise 15 Temmuz 2016 kalkışmasından önce yurt dışından gelerek darbe sonrası KHK ile memuriyetten çıkartılan eski danışmanı L.K.’nin pasaportunun iadesi icin uğraşmaz, ona Dünya Bankası’nda iş bulmak için çalışmazdı.

Özetle Sn. Ali Babacan İzmir Casusluk Kumpası’nda yaptıklarınız ve yapmadıklarınızdan dolayı mağdurlarla yüzleşmeden ve hatanızı kabul etmeden kimse sizin yargı konusunda söylediklerinize inanmaz.

20 Aralık 2013’te TBMM’de yaptığınız bütçe kapanış toplantısında masumiyet karinesinden bahsettikten 3 gün sonra bir Daire Başkanınızı İzmir Cas. Kumpası gerekçesiyle savunmasını bile almadan memuriyetten ihraç ederseniz samimiyetinize kimse inanmaz Sn. Ali Babacan.”

O SÜREÇTE NELER OLDU?

İzmir Askeri Casusluk kumpasına adı karıştırılan devlet memurlarıyla ilgili sadece dönemin Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a bağlı kurumlarda işlem yapıldı. İzmir Askeri Casusluk davasının iddianamesini hazırlayan FETÖ’cü savcı Zafer Kılınç dönemin Hazine Müsteşarı İbrahim Halil Çanakçı ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’ya iddianamede adı geçen kurum çalışanları hakkında bizzat brifing verdi. Başçı’nın iddiaları Babacan’a aktarmasıyla adı geçen bürokratlar hakkında soruşturmalar başlatıldı ve bir kısmı görevden alındı. Hedef alınan bürokratları soruşturan müfettişlerinin de tamamı FETÖ’cü çıktı.

Kumpas mağduru Hazine bürokratlarının şikayeti üzerine Ali Babacan’a bağlı 7 Hazine bürokratı, haklarında açılan dava sonucu FETÖ üyeliğinden hapis cezasına çarptırıldı. Şüpheliler, Hazine Müsteşarlığı’nda üst düzey görevde bulundukları sırada FETÖ yöneticileri vasıtasıyla kendilerinden olmayan isimleri İzmir’deki sözde ‘Askeri Casusluk’ davasına karıştırarak tasfiye etmekle suçlandı. Tasfiye edilen bürokratların yerlerine ise ByLock kullanıcısı FETÖ’cülerin ataması yapıldı.

FETÖ’DEN CEZA ALAN HAZİNE BÜROKRATI: SORUMLU BABACAN’DIR

Kurumdan tasfiye edilen bürokratlar hakkında ön inceleme soruşturmalarını yürütecek personelin seçilmesinde etkili rol oynadığı belirtilen Denetim Birimi Başkanı İrfan Tokgöz mahkemedeki savunmasında “Yapılan görevlendirmelerde ve düzenlenen raporlardan dolayı benim Kurul Başkanı olarak hiçbir görev, yetkim ve sorumluluğum bulunmamaktadır. Müsteşarlığın yönetilmesinden müsteşar ve Sayın Başbakan Yardımcısı sorumludur” dedi. Tokgöz, görevlendirmelerin bizzat Babacan tarafından yapıldığının altını çizdi.

Tokgöz’ün avukatı da mahkemede, dönemin Hazine Müsteşarı İbrahim Halil Çanakçı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın olur ve imzasıyla ByLockçu oldukları sonradan tespit edilen kişilerin soruşturmacı olarak seçildiklerine dikkat çekti.

Babacan’la birlikte o dönemki kumpaslarla ilgili suçlanan dönemin Hazine Müsteşarı İbrahim Halil Çanakçı da DEVA Partisi’nin kurucuları arasında. Çanakçı’nın bazı atamalar için Pensilvanya’dan telefon aldığı yine o dönemki iddialar arasında yer aldı.

 

JET HIZIYLA KAPATILAN FETÖ SORUŞTURMASI

Geçen yıl eski bir Hazine çalışanının şikayeti üzerine Ali Babacan hakkında, bakanlık yaptığı dönemlerde bürokratik atamalarda ‘FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım ettiği’ iddiasıyla soruşturma açıldı.

Soruşturma kapsamında dönemin kumpas mağduru hazine çalışanları önce bilgilerine başvurulmak üzere savcılığa davet edildi, ardından ‘Savcı izne çıktı’ denilerek geri çevrildi. Bunun akabinde de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı jet hızıyla Babacan hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.

İlgili haber: Ali Babacan budur!